Spor cinsiyet ayrımı yapmaz.
Kamuoyu, spor alanında başarı elde eden takım ve kişilerden sürekli söz eder. Bu durum bağlı olduğu ülkenin ekonomik ya da siyasi yapısından bağımsızdır. Bir ülkenin eknomisi kötü olabilir. Ancak sporda başarılı olması, dünya kamuoyunun kendisine sempatiyle bakmasına sebep olur. Mesela Arjantin ve Brezilya, ekonomi ve demokrasileriyle değil ama futbol ülkeleri olmasıyla anılır. Futbolda başarılı olmaları ve oyuncu yetiştirmeleri, kendilerine bu konuda pozitif ayrımcılık yapılmasına sebep olur.
Cinsiyet ayrımcılığı gibi küresel bir sorunu çözmek için farkındalığı arttırmak gerekir. Haksızlığa uğradığınız bir konuda sesinizi duyurmak için kitleleri harekete geçiren spordan faydalanmak doğru bir yoldur. Sporda başarı kazandığınızda kitle iletişim araçları, uğradığınız haksızlığı sizin yerinize tüm dünyaya anlatır. Dünyaca ünlü sporcuların rol model olması, insanların onları sahiplenmesinde etkilidir. Neticede insanlar, ünlü sporculara benzemek ve onlar gibi yaşamak ister. Bu anlamda sporun mağduriyetleri giderici bir tarafı vardır.
Sporun toplumu dönüştürme gücü var.
Nasıl yaşarsak yaşayalım hayatımızda zorluklar vardır. Mesela sağlığımız yerinde değildir ya da çok çalışmamıza rağmen arzu ettiğimiz başarıyı yakalamakta sorunlar yaşayabiliriz. Bunların hepsine sahip olsak da dünyada kadın olmanın getirdiği ek zorluklar olduğunu hepimiz biliriz. Ne var ki yaşamak için her an hayata asılırız. İçimizdeki yenilenme isteği, kendimizi zinde tutacak faaliyetler yapmamızı sağlar. Spor yaptıkça hem kaslarımız ve zihnimiz gelişir hem de zamanımızı iyi geçirdiğimizi hissederiz. Spor bedenimizi ve zihnimizi nasıl tazelerse, içinde yaşadığımız toplumu da yeniler. Bugün yaşadığımız cinsiyet ayrımcılığı gibi toplumsal bir yara, onun iyileştirici ve insanları birleştiren barışçıl gücü sayesinde kapanır.
Spor yaparken ya da seyrederken aldığımız haz çok az şeyde vardır. Bir basketbolcunun dik sıçrayıp en üst seviyeye ulaşmadan önce sıçramanın ivmesiyle topu potaya fırlatması, havadayken topun gideceği mesafe ve eğimi öngörmesi, sonucunda topun deliğe girmesi.. Harika bir duygu..
Futbolcunun topun iç tarafına ayağının dışıyla vurması ve topun dış bükey kavis çizerek hedefine gidip gol olması.. Bir sihirbazı izler gibi izlersiniz. Buna sporda şapkadan tavşan çıkarmak denir.
Tenisçinin, dışarıdan seyreden birisinin bunu karşılayamaz dediği servisi, raketi yere doğru 45 derece açıyla tutup, raketin geniş yüzeyiyle topu yumuşatması ve sanki rüzgar taşıyormuş gibi topun süzülerek karşı sahaya düşmesi insana büyük haz veren spor olaylarıdır.
Yıllarca spor yapmış birisi olarak bu duyguların yalnız sahadaki oyunculara değil, tribündeki seyirciye de nasıl zevk verdiğini anlayabiliyorum. Bu anlamda seyirci de sporcunun aldığı hazzın benzerini izleyerek alır. İnsanlar İlgi duydukları spor dalından zevk aldıkça spora daha çok bağlanır ve hayatlarına anlam katmaya devam eder.
Kadın, sporla mücadele gücünü arttırıyor.
Spor, cinsiyet ayrımcılığını, gelir adaletsizliğini ve kültürel farkları asgariye indirirek toplumda çeşitliliği sağlar. Ayrıca zorlayıcı etkisi, zihin ve kas gücünü geliştirir. Takım çalışması, öz güveni arttırmak, motivasyon, hepsi spordan gelir. Sonuçta sporun toplumu dönüştürmesi, toplumu oluşturan bireyleri ruhen ve bedenen geliştirmesiyle olur.
Cinsiyet eşitsizliği gibi bazı haksızlıkların giderilmesi çok uzun ve zor bir süreçtir. Ne var ki spor, bu sürecin daha zevkli ve kısa sürede çözülmesine katkı sunar. Bugün kadınlar, haklarını alabilmek için yıllardır yaptıkları zorlu mücadeleyi, spor alanında gösterdikleri başarılarla eğlenerek kazanıyor. Yüz yıl çalışıp elde edemedikleri ilerlemeyi 10 yılda çok önemli bir noktaya getirdiler.
Çağımızda kadın öne çıkıyor.
Kadınlar, toplumun vazgeçilmez bir unsuru ve toplumsal hayatın yapı taşıdır. Teknolojinin gelişmesiyle kadınlar artık sadece sporla değil, hayatın her alanında kendilerini gösteriyor. Hayallerini yakalamak ve yeni kariyer yapmak için karşılarına çıkan her fırsatı değerlendiriyorlar. Artık kadın, ilham alan değil, daha çok veren durumuna geliyor. İlham alsa bile bu bir erkek değil, dünyada kendi alanında başarı göstermiş bir kadın oluyor.
Kadınların bu noktaya gelmesinde onların azmi ve inancı çok önemli faktörler. Ancak bunun kadar önemli olan başka bir etken de sporun kitleleri harekete geçiren kârlı bir sektör olması. Şu anda belli branşlarda başarı gösteren kadınlar artık bu işten ciddi paralar kazanabiliyor. Reklam anlaşmaları ve sponsorluklar, şirketlerin kâr elde etmesiyle hızla artıyor. Bu durum kadın sporuna daha çok ilginin, daha çok paranın ve kadınlar arasında spora daha çok katılımın olmasını sağlıyor.
Rakamlar, sporda kadının henüz yolun başında olduğunu gösteriyor.
Atletizm ve yüzme gibi dallarda kadınlar hep olmuştur. Ne var ki futbol gibi, spor sanayiinde çok önemli pazarı olan bir branşda başarı göstermeleri, daha fazla dikkat çekmelerini sağladı. Bunun yanında voleybol gibi nispeten daha az popüler olan bir branşı da kitlesel hale getirmeyi başardılar.
Fifa 2023 Dünya Kupası Ağustos ayında Avustralya ve Yeni Zelanda’da yapıldı. Son dünya kupasının sahibi İngiltere’yi 1-0 yenen İspanya’nın oldu. Son dünya kupasını toplamda 1.978.274 kişi izlemiş. 2019 yılında Fransa’da yapılan turnuvada 24 takım varken 2023 yılında bu rakam 32’ye çıkmış. Sydney’İn 75.000 kapasiteli Avustralya Stadyumunda oynanan 4 maçta da stad tam kapasite dolmuş.
Yine 2019 yılında Fransa’daki turnuvada ortalama seyirci sayısı 9000 den bu sene 31.000’e yükselmiş. Toplamda ülkelerin takımlarına dağıttığı para ödülü 110 milyon doları aşmış.
Son dünya kupası ve diğer uluslararası turnuvalar dünyanın ilgisini kadın sporlarına daha çok çekti. Şu anda seyirci kalan ama gelecek turnuvalarda potansiyel katılımcı olan birçok küresel şirket ve yerel firma var. Bunların katılımıyla seyirci sayısının artacağını düşünecek olduğumuzda rakamların küçük kaldığını anlayabiliriz.
Eğer haksızlığa uğruyorsanız, onu kârlı hale getirin!
Eğer bir mağduriyetiniz varsa ve gideremiyorsanız onu kârlı hale getirerek farkındalığı arttırabilirsiniz. Hiç kimse yukarıdaki rakamlara kayıtsız kalamaz. Bunu şirketlerin kadın sporuna daha çok yatırım yapmasından anlayabiliriz. Ayrıca erkek ve kadınların kadın müsabakalarını heyecanla seyretmeleri de kitlenin büyüdüğünü gösteriyor. Buna kadınların diğer branşlardaki başarılarını da dahil ettiğinizde kadının Spor Sanayine çok büyük katma değer yarattığını görürsünüz.
Yaşanan tüm anlaşmazlıkların altında ekonomik sebepler vardır. Tarihte yaşanan tüm savaşların temel sebebi, buna din savaşları da dahil, ekonomiktir. Sömürge imparatorlukları bu ekonomik savaşları, toplumu dönüştüren ve kendine yakın bir sosyal sınıf yaratan spor ve müzik kültürlerini ihraç ederek kazanmıştır. Kriket, futbol hep Batı’ya ait oyunlardır. Bu politikanın sonucunda İngilizce evrensel bir dil olmuştur.
Yaşadığımız kapitalist düzen eğer haksız bir uygulamanın kendisine fayda sağlayacağına inanırsa onu haklı gösterecek ahlaki kurallar geliştirir. Aynı şey bunun tersi için de geçerlidir. Uğradığınız haksızlığı gidermek eğer sisteme para kazandıracak bir duruma gelirse bunun çözüm yolları da üretilir.
Beğeni ölçütlerimiz değişiyor.
Bugüne kadar spor denince aklımıza erkeklerin oyunları gelirdi. Kadınların nispeten yavaşlığı ve zayıflığı, erkeklerin sert, mücadeleci ve hızlı oyununu aramamıza sebep oldu. Bu, yüzyıllardır sporun erkek egemenliğinde olması ve insanın neye alışırsa onu yaşamasıyla alakalıdır. Bugüne kadar sahalarda hep erkekleri seyretmemiz, gözlerimizi o bildiğimiz ritim ve sertliğe alıştırmıştır.
Son yıllarda bu durum değişmeye başladı. Bir futbol sahası içinde gözlerimizin erkeklere göre alıştığı o simetri, kadınlar lehine değişiyor. Daha önce gözlerimiz sahayı erkeklerin kapsayıcılığına göre parsellerken artık kadınların ölçülerine göre de kabul ediyor. Bir oyun sahasını daha çok kapsayan erkeklerin yanında oyun alanını daha çok görmeye başladığımız kadın müsabakalarına da gözlerimiz alışıyor.
Kadınların spordaki başarıları, bakış açılarında da farklılık yaratıyor. Mesela erkekler, önceki başarılarından daha iyisini gerçekleştirdikleri zaman mutlu olur. Bugüne kadar alıştıkları rekabet anlayışı onları mükemmelliyetçi yapmıştır.
Bireysel olarak erkeklerin dış faktörlere önem vermesi, onları daha başarılı gösterir. Ne var ki önceki başarılarının üzerinde bir sonuç alamadıkları zaman durum tersine döner. Üstelik yönetici ve antrenörlerin sporcuyu motive etmesi de zorlaşır. Sonuçta erkek sporcuların mutsuzluğu çevresini de olumsuz etkileyen bir mutsuzlar ordusu yaratır.
Kadınlarda ise tam tersi bir durum yaşanıyor. Yapılan bir araştırmaya göre kadınların önceki başarılarını tekrar etmesi onlar açısından yeterli olabiliyor. Kadınlar iç dünyasında tatmini yakalarken erkekler aynı durumda kendilerini başarısız hissediyor.
Kadınların tatmini böyle yakalaması, erkeklerdeki başarı kriterini değiştirebilir. Ancak aynı durum kadın için de geçerlidir. Kadın, rekabetin hazzını aldıkça erkek gibi daha başarı odaklı oluyor. Kazanma duygusu, bugüne kadar özlem duyduklarını yapma tutkusunu güçlendiriyor. Kendilerine “Neden daha iyisini yapamayayım?” gibi haklı bir soru sormasına sebep oluyor. Bu duygu, kadının kendi içinde de hedeflerini yükseltmesini sebep oluyor.
Kadından beklenti artıyor!
Kadınların daha iyisini yapma motivasyonunun sebeplerinden birisi de yönetimin hala erkeklerin elinde olması. Erkeklerin yukarıda bahsettiğimiz gibi başarı odaklı olması ve kadınların bir fazlasını yapacaklarına inanmaları, kadından beklentiyi arttırıyor. Aslında kadın ve erkeğin kendine has içgüdülerinin işbirliği, ayrımcılığın olmadığı bir dünyanın nasıl olacağı konusunda bize bir fikir veriyor. Her iki tarafın ortak katkılarıyla elde edilen başarı, hayatın diğer alanlarına da olumlu yansıyor.
Kadınların spor üzerinden toplumda yaydığı olumlu havayı seyirciler arasında da görebiliriz. En kaba tezahüratın yapıldığı futbolda bile tribünlerde hava değişiyor. Taraftar profili değişirken, sporun toplumu etkileme gücünü düşünürsek, toplum üzerindeki etkisi de değişiyor. Kadınların sportif faaliyetlere daha çok katılması, iş ve sosyal hayattaki önyargıları da ortadan kaldırıyor. Mutlu bir toplum yaratmak için kadınların yalnız sporda değil her alanda katılımının yükselmesi gerekir. Bu anlamda spor, bunu hızlandıran bir faaliyettir.
Kadınların tutkulu çalışmasıyla yarattıkları dayanıklılık ve hız, alıştığımız erkek hız ve gücüne yaklaşıyor. Eskiden gözlerimizin aradığı erkek sertliğini voleybol ve futbol gibi branşlarda kadınlarda verebiliyor. Kadınların verdiği coşku, erkeklerden daha çok olabiliyor çünkü bazı ilkleri kadınlar sayesinde yaşayarak görebiliyoruz.
Yıllarca erkeklerde yaşayamadığımız milli gururu kadınlarla daha kısa sürede yaşıyoruz. Voleybolda milli takım düzeyinde Avrupa Şampiyonu olmak, Milletler Arası Ligde dünyanın sporda tartışmasız en büyük ülkelerini yenmek ve zirveye oturmak, milli gururumuzu okşayan, hedeflerimizi büyüten ve öz güvenimizi arttıran bir olaydır. Bu sadece bize mahsus değildir. Her toplumda kadınların başarısı, tıpkı futbolda İspanya Milli Takımı’nın dünya şampiyonu olması gibi, ülkelerini gururlandırmaktadır.
Ülkeler spor ve kadınlar sayesinde siyasi gücünü arttırır.
Sporun görsel ve bedensel bir zevk olmasının yanında siyasi olarak da misyonu vardır. Ülkeler ekonomik yönden geri kalsa da sportif başarılarının olması onların dünya çapında tanınmalarına sebep olur. Sporla sağladıkları itibarı ekonomik olarak kullanırlar. Ayrıca spor sayesinde tanınmaları dünya kamuoyu nazarında kendilerine itibar sağlar. Böylelikle kazandıkları itibarı paraya çevirerek siyasi nüfuz yaratırlar.
Nitelikli kadın, nitelikli toplum!
Kadınların spordaki başarısını nasıl düşünmek isterseniz buradan o kadar olumlu anlam çıkarabilirsiniz. Eğer konuya sadece para kazanmak olarak bakarsanız sporda kazanılan başarının paraya tahvil edileceği birçok alan bulursunuz. Mesela istihdam, sponsorluklar ve pazarlama faaliyetler gibi birçok gelir arttırıcı faaliyet ortaya çıkar. Bunun yanında kadınlar için yeni mesleklerin de başlangıcı olur.
Eğer iyi tanınmak olarak değerlendirirseniz dünya kamuoyu önünde ülkenin vizyonu ve tanınması bakımından kadından daha değerli bir ölçüt bulamazsınız. Mesela bir ülke hakkında fikir sahibi olmak istiyorsanız kadınların hangi işleri yaptığını, sektörlere yayılımını, toplum ve aile içindeki konumunu ve ona verilen değeri incelemeniz yeterlidir.
Eğer konuya gelecek açısından bakarsanız kadınların kendini ifade edebildiği bir toplumun daha mutlu ve üretken olacağını öngörebilirsiniz. Spor ve diğer alanlarda kariyer yapan ve kabul edilen kadının yaşadığı toplum farklı olur. Öyle ki, bir toplumun geleceği açısından çok önemli olan çocuğun gelişiminde kadının etkisi büyüktür. Ayrıca çocuğu ve eşi ile kuracağı ilişkinin anlamı, toplumda kabul edilmeyen kadına göre daha olumludur. Üstelik bizim gibi gelişmesini tamamlayamamış ülkede bile kadının sporda zirveyi yakalaması, toplumun seviye kazandığını gösterir.
Olayın neresinden bakarsanız bakın cinsiyet ayrımcılığının bitmesi sadece cinsiyet sorununu değil, dünyanın karşı karşıya olduğu birçok sorunun çözümüne katkı sunar. Örneğin gelir adaletsizliği, iklim, eğitim gibi dünyanın yarısının kayıt dışı kalmasından ötürü yaşadığımız birçok sorun, kadının toplum hayatına tam katılımıyla çözülür.
Sonuç
Kadın, yüzlerce yıl boyunca kendisine verilmiş rolün karşılığı olarak bu duruma bilerek getirildi. Ne var ki teknolojinin hızlı gelişmesi ile yaşadığımız çağ, kadını daha çok öne çıkarmaya başladı.
Aslında cinsiyet ayrımcılığı diye bir sorunun artık kalmadığını söyleyebiliriz. Sadece kadınların körelen içgüdülerini yeniden kazanmak için zamana ihtiyaçları olduğunu görmemiz gerekir. Hala kadınların toplumda hak ettiği yere gelmediğini söyleyenlere kadınların sezgilerinin yüzlerce yıldır örselendiğini hatırlatmak isterim. Ne var ki kadınların bu işi abartmadan, zamana bırakarak ve sabırla götürmeleri gerekir.
Cinsiyet ayrımcılığının bitmesi erkekleri de olumlu yönde etkiliyor. Doğa, kendini oluşturan unsurların karşıtıyla dengede durur. Eğer birinden alırsanız diğerine eklemek zorundasınız. Kadınlarda bastırılan içgüdülerin karşılığı, erkeklerin doğasına aykırı aşırı bir yüklemeyle dengelenmeye çalışılmış. Bu ayrı bir yazı konusu ama toplam kalite her iki cinsin özgün yapılarına dönmesine bağlı.
Bugün kadını spor dahil yönetim, siyaset, finans hatta askerlik mesleklerinde daha çok görüyoruz. Her şeyin bir zamanı var. Teknoloji çağı, kadını öne çıkararak o zamanın geldiğini haber veriyor. Bugün toplumu dönüştürme potansiyeli olan spor ve kadın, yan yana müthiş sinerji yaratıyor.