Mastodon

Monolog

Kişisel görüşler, düşünceler ve deneyimler. Her şeyin dönüştüğü bir çağda söyleyecek bir şeyim var.

İklim

Yazılım: İklim sorununda çözümün anahtarı.

Dünyamız, 6. yok oluş sürecinde kendini yeniliyor. Doğanın müesses nizamı, her şeyin ölerek yeniden doğması üzerine kuruludur. Doğanın kendini yenileme ihtiyacı, zamanın ruhuna uygun bir şekilde nesnelerin formlarını ve kavramların anlamlarını değiştirir. Hayat devinim üzerine kuruludur ve yaşam bir döngü içinde kendini yenileyerek bu devinimini sürdürür. Mesela yıldızlar evrenin farklı bir yerinde yeni bir hayatın oluşması için ölür. İnsan dahil tüm varlıklar zamanı geldiğinde toprağa, suya ve havaya karışarak başka bir form altında hayata katkı sunmaya devam eder. Dünya da son yüz yılda yerin altı ve üstündeki hareketlerin artmasıyla yeni bir doğumun sancısını yaşıyor. Biz bunu iklim değişikliğiyle hissediyoruz.

Her kavram gibi mesleklerde doğanın bu kuralından muaf değildir. Onlarda zamanın şartlarına göre değişir. Bir zamanlar önemli olan meslekler bir süre sonra önemini yitirir. Mesela bir zamanların popüler mesleği olan işletme ve iktisat yerini yazılım ve bilgisayar mühendisliğine bırakır. Öyle ki bugün kurulmakta olan yeni dijital düzen, ekonomik sistemi dahi değiştirirken yazılımın dışında kalmak çağın doğasına aykırı. Buna ek olarak eski düzenin yarattığı sorunların çözümü de yeni dönemin gözde mesleği yazılımla mümkün hale geliyor. Özellikle iklim sorunu gibi insanın varoluşuyla alakalı bir tehlikenin üstesinden gelmek için yazılım anahtar bir rol oynuyor.

İklim değişikliğini teknolojiyle daha doğru yönetebiliriz.

Dünyamızın yaşadığı iklim değişiliği daha önceki 5 yok oluştan biraz farklı çünkü bu sefer tür olarak bir fark yaratıyoruz. Mesela daha önceki egemen türlerden teknoloji üretebilmemiz sayesinde ayrılıyoruz. Bu duruma zekamızla geldik ve yarattığımız bu tahribatı lehimize çevirecek bilgi birikimimiz var.

Biz, teknoloji üreterek doğa ile yeni bir anlaşma yapabiliriz. Biz, milyarlarca insan beynini bir açık kaynak yazılımın çevresinde bir araya getirip tek bir düşünce etrafında birleştirebiliriz. Bunları söylüyorum çünkü geçen yıl Maraş depreminde bunun küçük bir provasını yaptık. Benzer çalışmalar dünyada yapılıyor fakat ülkemizde bir örneğini görmek, bir deprem bölgesi olan ülkemiz için umut vericidir.

Yazılım hayat kurtarır.

06 Şubat Maraş depreminde enkaz altında kalanların yerini tespit etmek amacıyla 24 bin gönüllü yazılımcı Discord üzerinden bir araya gelerek açık kaynak kodlu bir yazılım ağı oluşturdu. Bu ağı oluşturmak için bir yerden izin alınmadı. Bir bütçe oluşturulmadı. Üstelik bu yapıyı oluşturmak günler dahi sürmedi. Ortak irade ile saatler belki de dakikalar içinde ağ oluşturuldu ve bir açılış töreni de yapılmadan sahadaki insanlar doğru noktalara yönlendirildi. Belki yurt dışından yazılımcılar da bu yapıya dahil olarak binlerce kilometre öteden binlerce canın kurtarılmasına katkı sundu. Bunun sonucunda sahadaki çalışanların arama çalışmaları azaldı.

Bir deprem anında en zor tarafın aramaktan çok kurtarmak olduğunu düşünürüz. Ne var ki bir işin kolay ya da zor olması o anın psikolojisiyle yakından alakalıdır. Örneğin savaş anında bir askerin maneviyatı, 200 kiloluk mermiyi taşıyıp topun ağzına sürmesine sebep olur. Deprem anında da enkazın altından gelen ses, kurtarma ekibinin insan üstü bir enerjiyle çalışmasını sağlar. Aslında kolay olan, aramaktan daha çok kurtarmaktır çünkü hedefini bilen insan enerjisini doğru yöne yönlendirir.

Deprem anında arama çalışmaları
Arama anında nereye yönleneceğini bilmeyen insan zamanı boşa harcar. Yazılım, insanları doğru yönlendirerek zaman ve enerji tasarrufu sağlar.

Kurtarma anının en zor tarafı, bildiğimizin aksine enkaz altında canlı birini aramaktır. Aramayla geçen zaman daraldıkça umutlar söner ve harekete geçecek enerji de tükenir. Hatta bazen göçük altında kalan insanın bağıracak durumda olmadığını düşündüğümüzde ayağımızın altında bir canlının olduğunu dahi hissetmeyiz. İnsanları motive eden güdü, bir insanı kurtarma heyecanıdır ve bu heyecan arama süresi uzadıkça söner. İşte açık kaynak kodlu yazılım, depremden sonra sahadaki kurtarma ekiplerini doğru noktalara sevk ederek umudu aramaktan çok onu yakalamasını sağlamış ve büyük bir enerji tasarrufu yaratmıştır.

Açık kaynak yazılım, açık işbirliği

Açık kaynak kodlu yazılımı ortak bir imece gibi düşünebiliriz. Ortak bir amaç etrafında açık bir işbirliğine dayanır. Buradaki ortak amacı ortak iyililk olarak görebiliriz. Herkes yeni fikirlerle projeye katılım sağlayabilir ve teknolojinin doğrudan gelişmesine katkı sunar.

Açık kaynak kodlu yazılımda kaynak kodunun bir telif hakkı sahibi vardır. Merkezi bir üretim modelidir ve tasarıma herkes tarafından ulaşılabilir. Böyle olması herkesin teknolojiyi değiştirmesine ve paylaşmasına olanak tanır.

Neden açık kaynak yazılım?

Web, mobil ve bulut çözümleri giderek daha fazla açık kaynak altyapısı üzerine inşa ediliyor. Bazı veriler, tarama çabalarında önemli bir rol oynuyor. Açık kaynak yazılım bu çabalara erişilebilirlik, esneklik ve verimlilik gibi önemli avantajlar getiriyor. Bazı veriler ve analitik çözümlerin yalnızca açık kaynakta olması bu yazılımı daha da pratik hale getiriyor.

Yaşadığımız çağın bize sağladığı şöyle bir avantaj var. Bir şeyi yaratmak için deha olmamıza gerek yok. Aklımızda hiçbir fikir yokken dünyanın diğer ucundan paylaşılan bir şey bizde farklı bir aydınlanma yaratıyor. Önceden bireysel ve kısıtlı imkanlarla fikrimizi geliştirmeye çalışırken bugün bir araya gelerek düşüncemizi geliştirebiliyoruz. Yaşadığımız çağda yeni şeyler üretmek için herkesi bir fikir çevresinde bir araya getirmek tek başına üretmekten daha kolay.

Artık on yıllar sürecek buluşlar, aylara hatta günlere indi. Buluşları artık dehalardan daha çok ortak eylem ve düşünce ile gerçekleştiriyoruz. Mesela nesnelerin interneti ya da kripto parayı kimin bulduğu hakkında ne biliyoruz? Bir zamanlar birisi bir şey hayal etmiş ve bunu ortaya atmış olsa da bu fikir insanların açık kaynak yazılım ile geliştirdikleri bir düşünceden başka bir şey değil.

Açık kaynak yazılımın doğal afetlerde olumlu etkisi nelerdir?

Açık kaynak yazılımın doğal afetlere hazırlık ve müdahale çabalarına önemli bir katkı sağladığını biliyoruz. Bu, açık kaynak yazılımın özelliklerinden ileri geliyor. Mesela herkes tarafından erişilebilir olması yazılımın sürekli kullanılabilir ve değiştirilebilir olmasını sağlıyor. Bu da açık kaynak yazılımın devamlı güncel kalmasına sebep oluyor. Bizim gibi sıklıkla doğal afet yaşayan bir ülke için bu hayati derecede önemlidir.

Bir diğer avantaj ise açık kaynak yazılımın esnek yapısıdır. Böyle olması ihtiyaçlara göre uyarlanmasını sağlar. Bu da yazılımın, afetlerin değişen koşullarına uyum sağlamasını kolaylaştırır.

Son olarak açık kaynak yazılım ticari yazılımlardan daha etkindir. Bu durum, bir doğal afette yapılan çalışmaların daha verimli yürütülmesini ve kaynakların etkin kullanılmasını sağlar.

Dünyada açık kaynak yazılımının afet yönetiminde nasıl kullanıldığına dair örnekler vardır. Bunlardan bir tanesi, Açık Kaynak Afet Yönetimi olarak bilinen OSAM projesidir. Proje doğal afetlere hazırlık ve müdahale etmek amacıyla açık kaynak yazılım geliştirmektedir. Projenin amacı yaklaşan afeti önceden haber vermek ve sonrasında arama-kurtarma faaliyetlerini organize etmektir. Son olarak tüm faaliyetlerin iletişim ve koordinasyonunu sağlamaktır.

Ülkemizde Maraş Depreminde kullanılan AYA, benzer şekilde doğal afetlerde teknoloji geliştirmek için kurulan bir açık kaynak yazılımdır. Bunun yanında kar amacı gütmeyen Ushahidi, dünya çapında birçok afet yönetimi kuruluşu tarafından kullanılan açık kaynak yazılım projesidir. Örneğin yazılım, 2010’daki Haiti depreminde sağladığı fayda ile dikkat çekmiştir.

Yazılımı doğal afette nasıl kullanırız?

Bir doğal afeti en az hasarla atlatmak için 3 boyutta etkin olmak gerekir. Bunlar erken uyarı, arama-kurtarma ve iletişim-koordinasyondur.

Erken uyarı sistemi ile insanların güvenli yerlere tahliye edilmesi sağlanarak can kaybı minimuma indirilmiş olur. Deprem uyarısı ve alarmı için kullanılan yazılımlar, farklı teknolojileri kullanır. Örneğin bazı yazılımlar, deprem dalgalarının yayılmasını simüle ederek depremin yaklaştığını tahmin eder. Diğer yazılımlar ise, depremlerin neden olduğu titreşimleri algılayarak depremin meydana geldiğini tespit eder.

Bunun yanında kaybolan ya da enkaz altında kalanları kurtarma çalışmalarında ekipler daha hızlı hareket eder. Böylece nereye müdahale edeceğini bilen ekipler kritik olan zamanı aramada değil kurtarmada harcar.

Yazılım ile kurtarma çalışmaları hızlanır
Yazılım, kurtarma çalışmalarını hızlandırır. Can kaybını önler.

Arama ve kurtarma için kullanılan yazılımlar da erken uyarıda olduğu gibi farklı teknolojileri kullanır. Bazı yazılımlar, enkazın yapısını ve enkaz altında kalanların olası konumlarını belirlemek için 3D modelleme kullanır. Bazıları da enkaz altında kalanların seslerini veya hareketlerini tespit etmek için sonar veya radar gibi teknolojileri kullanır.

Yazılım ile alternatif bir iletişim alt yapısı kurabiliriz.

Arama ve kurtarma çalışmalarını zorlaştıran en önemli sorun iletişim altyapısının çökmesidir. Uygulamaya alınacak açık kaynak yazılım, kurtarma çalışmalarını daha verimli hale getirecek koordinasyonu sağlar.

Burada da iletişim ve koordinasyon için kullanılan yazılımların farklı teknolojileri kullandığını görüyoruz. Bu yazılımlar uydu iletişimi kullanarak deprem bölgesi ile kurtarma ekipleri arasında iletişimi sağlar. Bunun yanında kurtarma ekiplerinin görev paylaşımını ve koordinasyonunu da düzenler.

Sonuç olarak, yazılım doğal afetlere hazırlık, müdahale ve kurtarma çabalarında önemli bir rol oynar. Açık kaynak yazılım, bu çabalara erişilebilirlik, esneklik ve verimlilik gibi önemli avantajlar sağlar.

Yazılım ile 8 şiddetinde bir depremde 0 ölüm mümkün mü?

Her felaket çözümünü de beraberinde getiriyor. Depremlerin tüm dünyada devam ediyor olması çözüme dönük hayalleri de büyütüyor. Olayların farklı boyutlarda olması düşünme ve davranışlarımızda da farklılıklar yaratıyor.

Bir doğal afet olan depremlerin devam ediyor olması nitelikli bir know how yaratmamızı sağladı. Mesela bir deprem anında nasıl davranmamız ve sonrasında ölü sayısının artmaması için hangi tedbirleri almamız gerektiği konusunda kafamızda bazı projeler canlandı.

Bir depremin olacağını günler öncesinden bilseydik düşünme şansımız olur ve daha çok hayat kurtarabilirdik. Ne var ki genelde deprem anı ve sonrasını konuşuruz. Şu anda buna imkan olmasa da teknoloji bunu yapabileceğimizi gösterdi. Ürettiğimiz her teknoloji çaresiz kaldığımız bir olayın karşısında yeni çözümler üretmemizi sağlıyor.

Doğanın karşısında çaresiz görünebiliriz ama biz bunu kabul etmeyiz. Biz insanız ve doğa karşısında gücümüz sınırlı olsa da onunla anlaşabiliriz. Açık kaynak yazılımla bir afeti önceden haber alabilir ve bunu yönetebiliriz.

Bugün açık kaynak kodlu yazılımlarla yapay zeka alanında daha çok uygulama ve model geliştirme imkanı var. Bu da daha çok bilgi ve veri demektir. Doğayı da bize veri sağlayan bir aktör olarak açık kaynak yazılıma dahil edebiliriz. Belki doğal afetleri engelleyemeyiz ama artık deprem anı ve sonrasını konuşmaktan ziyade öncesini tahmin edebiliriz. Yani en büyük depremde 0 ölüm hedefimiz olabilir. Bunun dışında bugün bilmediğimiz ama gelecekte karbon salınımının neden olacağı yeni afetleri de yapay zekayla önleyebiliriz.

Yapay zeka iklim değişikliğinin şiddetini azaltabilir.

Yapay zeka her alanda hayatımızın evrilmesine neden oluyor. Bu durum bizim erişemeyeceğimize inandığımız, anlama sınırımızın ötesinde kalan düşünceleri yakalamamızı sağlıyor.

Yapay zekanın gelişmesi, bugüne kadar bizim için çözümü imkansız görünen birçok sorunun çözümünde yardımcı olabilir. Mesela yaklaşan doğal afeti bize çok daha erken söyleyebilir. Bunun yanında biyosferdeki dengenin sürekliliği gibi farklı birçok içgörüyü aktarabilir.

Seller, kasırgalar, kuraklıklar ve karbon salınımının artmasıyla karşımıza çıkabilecek daha birçok felaket doğa karşısında çaresizliğimizi anlatan tabiat olayları. Böyle olsa da deprem dahil iklim değişikliğini yapay zekayla daha iyi yönetebiliriz. Mesela yapay zekayı kullanarak hava tahminlerini 2 saatlik kısa vadeli tahminlerden 10 günlük orta vadeli tahminlere kadar çıkarmayı başardık. Bu da doğal kaynaklardan beslenen yenilenebilir enerji kaynaklarının optimize edilmesi konusunda çok etkili oldu. Ayrıca Afrika’da hayvanların davranışlarını modelleyerek iklim değişikliğinin eko sistem ve bio çeşitlilik üzerindeki etkilerini izleyebiliyoruz.

Yapay zeka ile doğal afetler yönetilebilir.
Yapay zeka, veri tabanını zenginleştirdikçe gelecekte doğal afetleri daha erken tahmin edebiliriz.

Makine öğrenmesi ile veri zenginliği arttıkça afetleri daha iyi yönetiriz.

Bugün yapay zeka, açık kaynak yazılımla tüm insanlık tarihinde yaratılandan daha fazla veri oluşturuyor. Milyarlarca insan hergün trilyonlarca bilgiyi yapay zekayla kurduğu etkileşimle veri olarak aktarıyor. Bu da yakın zamanda yapay zekanın insan zekasını geçmesine sebep olacak. Böylece yaratılan bu veri havuzuyla doğal afetler dahil imkansız görünen birçok sorunun çözümü hakkında daha fazla içgörüye sahip olacağız.

Makine öğrenmesi, bu verileri topladıkça gelecekte yapay zekanın yapacağı simulasyonlardan daha az hata payı ile içgörüler elde etmemizi sağlar. Bu da felaketlerin belki de aylar önce tahmin edilmesi anlamına gelir. Örneğin, hava durumu modelleri doğru oldukça, kasırgaların ve sel baskınlarının tahmini de o kadar doğru olacaktır. Aynı şekilde yayılan deprem dalgalarını simüle edecek veriler ne kadar çok olursa, depremleri de o kadar erken ve kesin tahmin etmiş oluruz.

Yaşanan felaketlerin getirdiği can kayıpları, nasıl oluştuğu ve oluştuktan sonra yaşananlardan sağlanan veriler gelecekte yaşanacak 8 büyüklüğünde bir depremi ya da tsunamiyi 0 ölüm ile atlatmamızı sağlar.

Sonuç

Açık kaynak yazılım ortak tehdit olan iklim değişikliğinde çok fark yaratır. Yaratılan sorunlar bugün belli sayıda insanın ya da devletin çözebileceği bir sorun olmaktan çıktı. Teknoloji geliştirmek artık açık kaynak yazılımla daha kolay hale geldi. Bu durum bizim hayal gücümüzü de geliştirdi. Böylece bize zor gelen sorunların çözümü de kolaylaştı.

Dünyanın kendini yenileme sürecinde iklim değişikliği önemli bir rol oynuyor ve bu sorunda insanın payı çok büyük. Yarattığımız her felaketin çözümünü de bulmamız bizi çok çelişkili bir varlık yapıyor. Önce mahvediyoruz ve yaptıklarımızı düzelttikçe bununla övünüyoruz. Bugüne kadar yarattığımız medeniyete baktıkça övünmekte belki de haklıyız. Dünya savaşları ve salgınlar gibi insanlığın atlattığı badireleri düşündüğümüzde bunu da atlatabileceğimize inanıyoruz.

Açık kaynak yazılım bize başka gerçekleri de gösteriyor. Bizi başka bir insanlığa götürüyor. Merkeziyetsiz ve daha adil bir dünya olabileceğini gösteriyor. İnsanın mahvedici özelliğinin yanında mutlu bir dünya yaratacak tarafının da olduğunu gösteren umut verici gelişmeleri yaşamamıza sebep oluyor.

Hakan Tanar

Hakan Tanar, 1971 yılında Adana’da doğdu. Evli ve 2 çocuk babası. 30 yıl satış ve pazarlama sektöründe çalıştı. Satış temsilciliğinden üst düzey yöneticiliğe kadar farklı kademelerde görev yaptı. Kendi işini kurarak perakende sektöründe 8 yıl faaliyette bulundu. Edindiği en büyük tecrübe öğrenmenin hayat boyu sürdüğüdür. Yazmaya olan isteği ve öğrenmeye duyduğu merakı kendisinde kişisel blog kurma fikrini geliştirdi. Bilim, edebiyat, tarih ve felsefeye ilgi duyuyor. Bugün ilgi duyduğu konular hakkında bildiklerini ve öğrendiklerini Monolog’da paylaşıyor.