Mastodon
İklim

İnsan, İklim Değişikliğinin Sorumlusudur.

İnsanın yarattığı iklimdeki bozulma artık çözülecek bir sorun değil. Günlük hayatımızı artık bu soruna göre planlamaya başladık. Şu anda etkisini sıcaklar dışında hissetmediğimizi düşünebiliriz. İklim değişikliğini küresel ısınmayla karıştırdığımız için konuyu sıcaklığa bağlıyoruz. Küresel ısınma, dünya sıcaklık düzeyinin yükselmesine, sıcaklıkların artması da iklimde değişikliğe neden oluyor. Neticede iklimin değişmesi günlük hayatımızı etkilemeye başlıyor.

Güneşten gelen mor ötesi ışınlardan kıta sahanlığındaki alglere kadar her şey birbirine bağlı tepkime veriyor. Her şeyin birbirine bağlı olduğu canlı bir fanusun içinde yaşıyoruz. Ne var ki insanlar hala işi sıcaklık artışına bağlayıp başına geleceklerden habersiz davranıyor.

İklim Değişikliği Konusunu Her Zaman Sıcak Tutmalıyız.

İklim değişikliği bilim çevrelerinde daha önce gündemde olsa da kamuoyu önünde son 20 yıldır konuşulmakta. Global ısınmanın ilk eşiği geçtiği haberleri duyulduğunda kamuoyu bilimin bu süreci başarıyla yöneteceğini düşünüyordu. Ayrıca iklimdeki bozulmaya insanın sebep olmadığı aksine doğanın periyodik bir düzeltme yaptığı konusunda ortak kanı vardı. Sonuçta bireysel sorumluluk almadan bu işi bilimin çözebileceği düşüncesi hakimdi. Ne var ki gelişmeler işin hiç de öyle olmadığını gösterdi.

Bugün iklim sorununun sorumlusunun insan olduğunu bütün dünya kamuoyu kabul ediyor.Tehlikenin boyutlarını birey olarak daha çok hissetmeye başladıkça ortak bilinç oluşmaya başladı. Hafızamız unuttukça doğa, bizi bekleyen tehlikeyi depremlerle, sellerle ve orman yangınlarıyla hatırlatmaya devam ediyor. Bu sebeple bizim de iklim değişikliğinin sebeplerini ve nasıl bu hale geldiğini unutmamak, hafızamızda hep canlı tutmak için bazı bilgileri tazelememizde fayda var. 

İklim Değişikliği Nedir?

İklim değişikliği, genel anlamıyla dünyadaki hava değişikliklerinde meydan gelen değişimdir. Bu değişiklikler yerel, bölgesel ve global olabilir.
Dünya üzerinde çağlar boyunca iklim değişiklikleri oldu fakat 1850 den sonraki yıllarda fosil yakıtların kullanılması, ormanların yok edilmesi iklimin insan eliyle bozulmasını hızlandırdı. Bu durum atmosferde karbondioksit miktarının hızla artmasına sebep oldu. Bundan dolayı bugün dünyadaki bilim insanlarının %97 si iklimin insan eliyle değiştiğini kabul etmektedir.

1800-2022 yılları arası küresel ısınmanın sebep olduğu iklim değişikliği süreci.

Canlı hayatın devamı, güneşten gelen enerjiye bağlıdır. Güneş ışınları atmosferden geçip yüzeyde emildikten sonra kalanı tekrar uzaya ısı olarak yansımaktadır. Bugün yansıması gereken ısının büyük miktarı ne yazık ki sera gazı etkisiyle atmosferde tutulmaktadır. 

Geçtiğimiz yüzyılda petrol ve kömür gibi katı yakıtların çok kullanılması, atmosferdeki karbondioksit miktarını arttırdı. Bunun yanında tarım, endüstri ve diğer faaliyetler sadece karbondioksitin değil diğer sera gazlarının da miktarının artmasına neden oldu. 

Sera Gazı Etkisi Gösteren 5 Önemli Gaz

Karbondioksit: Atmosferin önemli bileşenlerinden olan gaz, doğal yollardan meydana geldiği gibi insan eliyle de üretilir. Ormanların yok edilmesi ve katı yakıt kullanılması, karbondioksitin havaya daha çok karışmasına neden olur. 

Metan: Birçok gazda olduğu gibi metanda hem doğal yollardan hem de insan kaynaklı olarak üretilir. Sulak alanlardaki bitkilerin çökelmesi metan gazını oluşturur. Ayrıca atık alanlarında ve biyolojik canlıların bağırsaklarındaki gazdan ve gübreden metan gazı havaya salınır. 

Nitröz oksit: Önemli bir sera gazıdır. Tarım faaliyetlerinde, özellikle gübre üretimi ve kullanımında ortaya çıkar. Bunun dışında katı yakıt ve bitkilerin yakılmasından da meydana gelen bir gazdır.

Kloroflorokarbon: Doğada bulunmayan bir gazdır. Tamamen endüstriyel faaliyetler sonucu oluşur. Soğutucularda, solvent yapımında, deodorant imalatında bu gaz kullanılır. 

 Su buharı: En çok ve kolay üretilen sera gazıdır. Doğrudan iklim değişikliğinden daha çok okyanusların ısınmasından dolayı atmosfere salınır. 

Hayat bir ahenk içinde, kendini oluşturan unsurların birbirini kolladığı bir devinimle yoluna devam eden bir süreçtir. Bu süreci oluşturan birçok döngü de kendi aralarında uyum gösterir. Bunların arasında insan ve canlı hayat için en önemlisi karbon döngüsüdür. 

Karbon Döngüsü Nasıl İşler?

Karbon hayatın yapıtaşıdır. Yediğimiz yemekten yaşadığımız eve kadar her şeyin temelinde karbon vardır. Evrende en çok bulunan gaz sıralamasında karbon 4. sırada gelir. Karbon döngüsü, dünyadaki sıcaklığı ayarlayan termostat görevini görür.

En çok kayalarda bulunan karbon, okyanuslarda, toprakta, bitkilerde, fosil yakıtlarda ve atmosferde stoklanır. Karbon bu rezervler arasında hızlı ya da yavaş bir döngü içindedir. Bu döngüdeki bir değişiklik, karbonun bir tarafta az diğerinde çok olmasıyla sonuçlanır. Atmosferde bulunan karbonun çoğalması sera gazı etkisi gösterir.

İklim değişikliği, hayatın yapı taşı olan karbon dengesini bozuyor.
İklim değişikliği için çok önemli olan toprak, atmosfer ve okyanuslar arasındaki karbon döngüsü. Kırmızıyla gösterilenler insan tarafından havaya salınan karbonu göstermektedir. (Kaynak; US.DOE Biological and Environmental Research Information System)

Yukarıdaki döngü, uzun vadede dünyaya gelecek karbonun atmosferden geçmesine izin vermeyecek ve kayalarda depolanmasını engelleyecektir. 

Global Isınma Böyle Devam Ederse Bizi Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?

Bugün dünya sıcaklığı 1850 den önceki dönemden 1,1 derece daha yüksek. Birleşmiş Milletler İklim Zirvesinde sıcaklığın 2 dereceyi geçmemesi, mümkünse 1,5 derecenin altında kalması için karar alındı. Eğer sıcaklık 1,5 dereceyi geçerse dünya üzerindeki vahşi yaşam ve eko sistem için daha yıkıcı sonuçlar olacağı belirtildi. Global ısınma, önümüzdeki yüzyıl ve devamında böyle devam ederse dünya üzerindeki hayat, insanların sera gazı üretimine ve dünyanın buna vereceği tepkiye göre şekillenecek. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi durumunda:

 -Okyanusların ısınmasıyla buzullar eriyecek, suların yükselmesi devam edecek. Dünyada toprak miktarı azalacak. 

 -Fırtınalar daha sık ve güçlü olacak. 

– Kuraklık artacak. Her mevsim sıcak olmaya başlayacak. Soğuk hava dalgaları azalırken sıcak hava dalgaları artacak. Eğer sera gazı emisyonu bu şekilde devam ederse bu yüzyılın sonunda her 20 yılda bir yaşanan aşırı sıcak havalar her yıl yaşanmaya başlayacak.

 -Hava sıcaklıklarının artmasıyla orman yangınları ve dolayısıyla kuraklık artmaya devam edecek.

-Bazı bölgelerde yüksek yağış büyük sellere neden olacak. Dünyada bir taraf selleri yaşarken diğer taraf kuraklığı yaşayacak. 

-Hasat zamanları uzayacak. Bu da beslenme bozukluklarını ve fakirleşmeyi arttıracak.

İklim değişikliği yarının değil bugünün meselesidir. Bilim insanları, iklim değişikliğinin nasıl engelleneceğini değil ilerlemeyi nasıl yavaşlatacaklarını düşünmekte. Bu arada dünya üzerindeki hava sıcaklığı 1,1 derece artmış durumda. Peki 1,5 dereceyi geçmemesi için ne yapılmalıdır? Daha ilerlememesi için hangi tedbirler alınmalıdır?

Güneş ve Rüzgardan Daha Çok Yararlanıyoruz.

İklim değişikliği ile ilgili son 20 yıldır olumlu gelişmeler oluyor. Mesela güneş ve rüzgar enerjisinin yaygın kullanılması atmosferdeki sera gazlarının miktarında azalmalara sebep oluyor. Bununla beraber 2000 ve 2020 yılları arasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı dünya genelinde %3,7 arttı. Bunun sonucunda dünyada elektrik üretim maliyeti, rüzgar ve güneş enerjisinin de katkısıyla %13 azaldı.

Bugün birçok ülke, güneş ve rüzgar enerjisinden daha çok faydalanmaya başladı. Bu da katı yakıt kullanımından temiz enerji kaynaklarına hızlı bir geçişin yaşanmasına sebep oldu. 

Bu geçişin hayatımıza doğrudan etkisini daha fazla hissetmeye başladık. Mesela benzinli araba yerine elektrikli otomobil, yaşadığımız şehirlerin yerine “Akıllı Şehir” projeleri devreye alınmakta. Buna ek olarak katı atıklar yeniden dönüştürülerek ekonomiye kazandırılmakta.

İklim değişikliği ile mücadele sadece temiz enerji kaynaklarına geçiş ile sınırlandırılmamalıdır. Daha etkin mücadele etmek için gelir adaletsizliğinin de giderilmesi gerekir.      

Gelir Adaletsizliği, İklim Değişikliğini Olumsuz Etkiliyor.

Dünyada sağlık sorunlarını en çok yaşayanlar fakir toplumlardır. Havalar ısındıkça kuraklık artmakta bu da gıda ve temiz su kaynaklarına ulaşımı engellemektedir. Bu durum salgın hastalıkların çoğalmasına, kıt kaynakların yanlış kullanılmasına neden olmaktadır. 

Bugün birçok varlıklı insan, servetlerinin büyük bölümünü gelir adaletsizliğini azaltmak için bağışlamaktadır. Neticede iklim değişikliği sorunu, yaratıcı fikirler ve dayanışma ile çözülür. Bu da toplumu oluşturan bireylerin sağlıklı ve refah içinde yaşamasına bağlıdır.

Tüm bu ekonomik ve sosyal dönüşümleri yapmak tek başına yeterli olmaz. Bunun yanında birey olarak hayat tarzımızı değiştirmemiz gerekir. Yaşanan bu değişimler zaten hayat tarzlarının değişmesine sebep olacak diyebilirsiniz fakat bu bilincin oluşması dayatma ile değil içselleştirerek olmalıdır. 

Alışkanlıklarımızı Değiştirmeliyiz.

Aslında sera gazlarının miktarını arttıran bütün ekonomik faaliyetler, insan arzularının tatminiyle ilgilidir. Önümüzdeki tehlikeyi önlemek için bireysel olarak harcayacağımız enerji ve maliyet, kurumlar tarafından alınacak tedbirlerin maliyetinden çok daha düşüktür.

Çok kolay olsa da insanlar küçük işlerden bir türlü başlayamamaktadır. Bütün mesele, alışkanlıklarımızı değiştirecek iradeyi göstererek hayat tarzımızı değiştirmektir. 

Bir rastlantı sonucu covid 19 salgını ile beraber çalışma hayatında olumlu yönde değişimler oldu. Mesela artık uzaktan çalışma sistemini birçok şirket benimsemekte. Sonuçta firmalar böyle bir iş modelinin de yürüyebileceğini görmüş durumda.

Bunun yanında bireysel olarak yapabileceğimiz daha birçok şey bulunmakta. Örneğin su kullanımını azaltmaktan daha az yemek yemeye, toplu taşımadan evde kullandığımız enerji kaynaklarını değiştirmeye kadar çok az çabayla hayatımızda büyük değişiklikler yapabiliriz. Neticede genel bilincin bu şekilde oluşması, gereksiz tüketimin kısılmasını ve üretimin daha çevre dostu olmasını sağlar. 

İnsan bu taleplerini, iklim değişikliği ile ilgili görüşlerini sıkça dile getirmelidir. Karar vericiler ve kurumlar üzerinde baskı kurarak siyasi taleplerini dile getirmesi gerekir. 

Sonuç

Bugün, insanlığın birçok sıkıntısı olsa da (Savaş, covid, enflasyon) iklim sorunu gelecek için tehlikesini korumakta ve kendini her geçen gün daha da hissettirmekte. Eğer dikkatli davranmazsak bugün geçici kabul ettiğimiz sorunlar iklim değişikliği yüzünden kalıcı hale gelir. İklimin ekonomiye, sağlığa, savaşların çıkmasına ve bunun gibi birçok sosyal, ekonomik ve siyasi kargaşaya sebep olacak etkisi bulunmakta. 

Tarihte yaşam kesintiye uğrasa da her zaman bir yolunu bulup var olmaya devam etti. Dünyada yaşamı bitirecek bir güç hiçbir zaman olmadı. Kendisinde hayatı yeniden oluşturacak kimya her zaman vardır. İnsanın yanılgısı, hayatı kendinden ibaret zannetmesidir.

Tabiatın, türlerin devamıyla ilgili bir kaygısı yoktur. Doğa için aslolan hayattır ve hayat başka türlerle de devam eder.

Dünya yaşamında meydana gelen değişimler her zaman doğal süreçler yoluyla olmuştur. Ne var ki bugünkü tehlikeyi insan kendi eliyle yaratmıştır. Telafisini doğaya bırakmamalıdır. 

   Kaynaklar: Nasa, Irena, Yale Çevre Okulu, Euronews, GatesNotes

Hakan Tanar

Hakan Tanar, 1971 yılında Adana’da doğdu. Evli ve 2 çocuk babası. 30 yıl satış ve pazarlama sektöründe çalıştı. Satış temsilciliğinden üst düzey yöneticiliğe kadar farklı kademelerde görev yaptı. Kendi işini kurarak perakende sektöründe 8 yıl faaliyette bulundu. Edindiği en büyük tecrübe öğrenmenin hayat boyu sürdüğüdür. Yazmaya olan isteği ve öğrenmeye duyduğu merakı kendisinde kişisel blog kurma fikrini geliştirdi. Bilim, edebiyat, tarih ve felsefeye ilgi duyuyor. Bugün ilgi duyduğu konular hakkında bildiklerini ve öğrendiklerini Monolog’da paylaşıyor.