Mastodon
Tarih

Hannibal Barca: Halkların anlattığı destan

Her imparator ve kralın tarihini yazan bir ulus vardır. Roma, Kartaca’yı arkasında hiç iz kalmayacak şekilde tarihten silse de Hannibal efsanesi halkların hafızasından silinmedi. Roma, ölene kadar onu takip etmiş ama ölmesi dahi onu rahatlatmamıştır.

İnsanlarda olduğu gibi toplumlarda da kompleksler yaratan travmalı durumlar söz konusudur. Böyle bir travmayı Batı, Hannibal ile yaşadı. 2000 yıl önce Batı’nın bilinçaltına o korku yerleşti. Öyle ki onun imajını kötü göstermek için filmlerde Hannibal ismini bir yamyama vererek itibarını yok etmeye çalıştı.

Roma’nın en büyük düşmanının tarihini yine Romalı ve Yunanlı tarihçiler yazmıştır. Bugün onunla ilgili her şeyi Plutarch, Polybius, Livy ve Zonaras’tan öğreniyoruz. Hannibal, Kuzey Afrika kültür mirasında ve batının bilinç altında yaşamını sürdürmeye devam eden bir efsanedir. Kartaca tarihten silinse de insanlar Hannibal’i 2000 yıldır anlatmaya devam ediyor.

Hannibal, üstün bir askerdi.

Hannibal, tehlikelerle yüzleşmekten korkmayan hatta tehlikenin üstüne atlayan ve üstün becerileriyle güçlüklerin üstesinden gelen cesur bir komutandı. Her zaman enerjik olması, zihinsel olarak hiç tükenmemesi ve savaşta düşmana ilk saldıran olması onu en iyi asker yaparken askerleri üzerinde de büyük etki yarattı. Romalı tarihçiler ondan üstün bir düşman olarak bahseder.

 AI Resim
Hannibal Barca. Resim Canva AI

Roma, Hannibal’i yendikten 50 yıl sonra Kartaca’yı tamamen ortadan kaldırarak Hannibal’in ününü ele geçirdi. 100 yıl sonra Sezar’ın varisi Octavius, Kartaca’nın kalbi Brysa tepeleri üzerinde Kartaca’yı yeniden kurduktan sonra Roma, Hannibal ile Karataca’nın hikayesinin tek sahibi oldu.

Romalılar Kartaca’ya etnik ve aşağılayıcı bir terim olan Pön ismini vermiştir. Roma’lı tarihçiler Hannibal’i hilekar, hain ve güvenilmez biri olarak tanıtır. Bunun sebebi İtalya’yı istila ettiğinde Roma’nın müttefiklerini yanına çekmek için kullandığı yöntemlerdir. Oysa savaş bir hile sanatıdır ve Hannibal bunu en iyi uygulayan komutanlardandır.

1. Pön Savaşı ve Hannibal’in intikam yemini

Hannibal, İskender’in sonu gelmez askeri fetihlerini dinleyerek büyüdü. Ayrıca Epiruslu general Pirus’tan çok ilham aldığı söylenir. Ne var ki Pirus’un komşu ülkeler üzerindeki siyaseti Roma ve Kartaca’yı bir süre müttefik yaptı. Pirus tehlikesi ortadan kalkınca o zamana kadar birbirini tehdit olarak görmeyen iki güç hasım oldu ve Hannibal’in çocuk dünyasını şekillendiren 1. Pön Savaşı başladı.

Kartaca’nın en zayıf noktası paralı askerlerden oluşan kara ordusuydu. Vatandaşlardan oluşan Roma ordusuyla karşılaştırıldığında bu bariz bir dezavantajdı. 1. Pön savaşının öne çıkan karakteri, çok genç yaşta sıra dışı bir asker olduğunu kanıtlayan Hamilkar’dı. Sicilya’da Romanın müttefiklerini yanına çekmeye çalışması gelecekte oğlu Hannibal’in de aynı taktiklerden etkilenmesine sebep oldu.

1.Pön Savaşındaki yenilgi sonucu yaşanan felaket ve Roma’nın Kartaca’yı küçük düşürmesi o zamanlar genç Kartacalılar üzerinde derin psikolojik etkiler bıraktı. Savaştan sonra Kartaca, paralı asker ayaklanmasıyla 3,5 yıl uğraştı ve MÖ 238’de Hamilkar isyanı bastırarak Kartaca’yı büyük bir felaketten kurtardı.

MÖ 237 yılında Hamilkar, oğlu Hannibal ile İberya’ya gitmeden önce Tanrılar huzurunda Roma’ya karşı yeni bir seferde olmak isteyip istemediğini sordu. Hannibal, Tanrıların önünde “Romalılarla asla dost olmayacağına” yemin ettiğinde henüz 9 yaşındaydı ve 2. pön savaşında babasının yanında olacağı için mutluydu.

Hannibal, Roma ile asla dost olmayacağına yemin ediyor
Hannibal, 1. Pön Savaşıyla beraber Roma’ya sonsuza kadar düşman kalacağına yemin eder.

Hannibal, hayallerine 2. Pön Savaşı ile yaklaştı.

Hamilkar, İberya’ya savaş tazminatlarını ödeyecek toprakları kazanmak için gittiğini söylemiştir. Kısa sürede Kartaca adına İberya’da yeni bir düzen kurdu. Hamilkar öldürülüp komuta damadı Hasdrubal’a geçince Hannibal onun komutasında Hamilkar’ın oğlu olarak değil çok genç bir asker olarak hizmet etti. Bu da askerler ve kendisi arasında derin bir bağ yarattı. Uyku dışında görevini bıraktığı bir an olmadığı söylenir.

Askerler nerede ve hangi şartlar altında yaşarsa onlarla beraber yaşayan müthiş yetenekli ve cesur bir asker oldu. MÖ 221’de henüz 25 yaşındayken Hasdrubal’in öldürülmesiyle İberya’da en üst komutanlığa getirildi.

Hannibal, MÖ 218 yılında Roma ile aralarında ihtilaflı Saguntum şehrini ele geçirerek 2. Pön savaşının başlattı. Romalılar bu savaşın İspanya topraklarında geçeceğini düşünüyordu ama Hannibal savaşı İtalya’ya taşımayı başardı.

Dünyanın en büyük ve gerçekçi komutanı da olsa tarihi kişiliklere yakıt olacak romantik bir taraf vardır. Eğer böyle olmasaydı Hannibal bu kadar cesur ve pervasız davranmazdı. Hannibal’in romantik tarafı İtalya’yı istila edip Roma’yı yenmekti. Bu ateş ona hiç kimsenin hayal edemeyeceği şeyleri yapma cesaretini verdi. Bu sebeple Roma’dan bir saldırı beklemek yerine İtalya’da Romalılarla kendi evinde savaşmayı seçti. Bunu da çok geniş bir istihbarat ağı kurarak başardı.

Gerek Hannibal gerekse Roma savaşı istedi. Roma’nın lehine olan her iki devlet arasındaki fark, bir insanın hayallerinin önünde Kartacalıların duramamasıdır. Roma’da ise her zaman devlet aklı işbaşında oldu.

Hannibal efsanesi ve İtalya’nın istilası

Herakles Yolu olarak da bilinen İtalya yolu, İber yarım adası sahili boyunca Pirenelerden Güney Galya’ya, Alpler üzerinden de Kuzey İtalya’ya gider. Hannibal, Yeni Kartaca’dan 90.000 piyade, 12.000 süvari ve 37 fille yola çıktı. Çok zor bir yolculuktan sonra arkasında emniyet kuvvetleri de bırakarak Po vadisine indiğinde elinde kalan kuvvet 20.000 piyade ve 6000 süvari kadardı. Kaybı çok olsa da Roma’nın hiç beklemediği bir hareketle savaşı İtalya’ya taşıması insiyatifi almasını sağladı. Bu hareket savaş yerini seçmekten çok savaş hakkını elde etmek için yaptığı ve düşman üzerinde muazzam psikolojik baskı kurduğu bir hamleydi.

Bu öylesine cüretkar bir hamleydi ki Roma’da bir efsanenin doğmasına neden oldu. Roma müttefiklerinde şüpheler uyandıran ve İtalya’nın bekası açısından çok kritik bir hamledir. Müttefikler Hannibal’e sempatiyle bakmış, asker ve lojistik destek sağlamıştır. Aynı hamleyi 2000 yıl sonra Napolyon Bonaparte Alpler üzerinden Kuzey İtalya’ya geçerek Avusturyalılarla karşılaşmak için yapmıştır.

Hannibal, İtalya'ya kimsenin aklına gelmeyecek en zor yoldan gider
Hannibal’in İberya’dan başlayıp Alplerin üzerinden Kuzey İtalya’ya gitmek için izlediği yol

Trebia: Hannibal’in savaş sanatındaki ilk örnekleri

Roma ile ilk karşılaşma Trebia’da oldu. Burada uygulanan taktik, 2000 süvarinin Roma ordusunun arkasına sızarak saldırmasıdır. Atatürk’ün Büyük Taarruzda Yunan cephesinin arkasına süvarileri sızdırdığı Kurt Kapanı Harekatı, Trebia’da Hannibal’in uyguladığı taktiğin aynısıdır. Tarih, Napolyon gibi Atatürk’ün de Hannibal’e sempatisi olduğunu yazar.

Bu savaşta önemli başka bir ayrıntı da Kartacalıların savaşa başlamadan önce 2 defa kahvaltı etmesidir. Kartaca ordusu Romalıları kışkırtarak kahvaltı etmelerini engelledi ve kış koşullarında Romalı askerler soğuktan çok olumsuz etkilendi. O dönemlerde savaşlar kış döneminde yapılmazdı ve Kartaca ordusu kahvaltı sayesinde daha enerjik ve dirençliydi. Hannibal, bu küçük detayı atlamayarak zekasını ve dehasını kanıtlamıştır.

Trasimeno ile gelen 2. zafer

Hannibal, Trebia’dan 1 yıl sonra MÖ 217 yılının Haziran ayında Trasimeno’da muazzam bir zafer daha kazandı. Kurduğu tuzak işe yaramış ve Konsül Flaminius ile 15.000 Roma askerini imha etmiştir. Kartaca’nın kaybı ise çoğu Kelt olmak üzere 1500-2500 askerdir. Bu zaferden sonra Roma üzerine yürümeyi erken bularak Adriyatik’e yöneldi. O dönem Roma ordusunun başında olan Fabius Maximus, Cannea savaşına kadar bir geri çekilme taktiği uygulayarak Hannibal’i pusuya düşürmeye ve yıpratmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır.

Cannae Savaşı: Tarihte bir kırılma anı

Aemilus Paullus ve Terentius Varro’nun konsül olduğu dönemde Hannibal bütün kış boyunca hazırlıklarını yaptıktan sonra Roma’nın tahıl tedarik yolunu kontrol eden Cannae’yi ele geçirdi. Tahıl tedariğini kesmek Romalıları savaşa mecbur bıraktı. Romalılar da kışlık kamplarından çıkıp Cannae önüne gelerek kamp kurdu. Tarihi kayıtlar tahmini olarak Kartaca ordusunu 50.000, Roma ordusunu 80.000 olarak yazar. Hannibal’in az sayıdaki askerlerini savaşta cesurca ölenlerin hayata yeniden döndüğüne inandırarak motive ettiği söylenir. Askerlerinin ona çok büyük inançları vardı ve Hannibal’in yanlarında olması bile onlar için büyük bir motivasyondu.

Hannibal, Cannae'de ordusunu hilal düzenine sokarak Roma ordusunu imha etmiştir.
Osmanlı’nın çok kullandığı hilal taktiğini ilk defa Hannibal Cannae’de kullanmıştır.

Savaş düzeni oluşurken önce Varro komutasındaki Roma ordusu ovaya yerleşti. Hannibal, Roma’nın dizilişine göre pozisyon aldı ve ordusunu Osmanlı’dan bildiğimiz hilal pozisyonunda düzenledi. MÖ 216 Temmuz’unda yapılan savaşın sonucu Roma için bir felaket ve utanç kaynağı olmuştur. Tarih, aralarında yeni konsül Paullus ve eski konsüller Regulus ile Servilius da olmak üzere 50.000-70.000 arası askerin öldüğünü yazar. Diğer konsül Varro yanında sağ kalan az sayıda askerle Venussi’ya kaçmıştır.

Cevaba muhtaç bir soru: Hannibal Roma’ya neden yürümedi?

Askeri stratejistler Cannae’yi bir başyapıt kabul eder. Cannea’dan sonra Hannibal’in neden Roma’ya yürümediği hala tartışılan bir konudur. Belki sebep, Roma’nın Kartacayı yok etmesi dışında, o dönem bir devletin düşman devleti ortadan kaldırmama geleneğiydi. Genelde galip devlet kendi şartlarını dayatacağı bir barış teklifi beklerdi. Hannibal’de Roma’nın barış konusundaki tutumunu öğrenmek için elçi göndermiştir ama Roma böyle bir girişimde bulunmamıştır.

Cannae tarihin değiştiği andır. Hannibal’in alacağı farklı bir karar belki de bugün yaşadığımızdan başka bir siyasi manzara çizerdi. O tarihte bir devleti yok etmeme geleneğine Roma uymamıştır. Bu da Hannibal’in Roma’nın düşünce dünyasında nasıl bir tehdit oluşturduğunu anlamamızı sağlar. Bu düşüncelerin devamı Batı’nın da bilinçaltını şekillendirmiştir. Bugün batı dünyasının gösterdiği refleksler bu bilinçaltının izlerini taşır.

Hannibal’in Cannae’den sonraki politikası müttefiklerini Roma’dan ayırmaktı. Böylece askerden mahrum olan Roma İtalya’nın bütünlüğünü koruyamayacaktı. Hannibal, Cannae ile müttefiklerin Roma’ya olan inancını sarsarak müthiş sempati topladı. Ne var ki Hannibal çok sayıda müttefiği yanına çekse de Roma’nın büyük bir alana hükmetmesi ve çok hızlı örgütlenebilmesi, Hannibal aleyhine yaptığı propagandanın etkili olmasını sağladı. Ayrıca Hannibal müttefiklerle yaptığı görüşmelerde Roma’dan farklı olarak asker katkısı sunma konusunda onları serbest bırakmıştır. Bu, yabancı topraklarda savaşan bir general için bindiği dalı kesmekti. Ne var ki Hannibal hoşgörü politikasıyla müttefikleri Roma’dan uzaklaştırmak istemiş olabilir. Ayrıca bu politikanın kendisini olduğu kadar Roma’yı da askersiz bırakacağını düşünmüş olabilir.

Scipio Africanus savaşı Kartaca topraklarına taşıyor.

MÖ 211 yılına kadar Roma ve Hannibal arasında müttefik kapma mücadelesi devam etti. O dönem İberya’da savaş Kartaca için daha önemliydi. Roma, ölen prokonsül Publius Scipio’nun yerine bir prokonsül arıyordu. İşte kimsenin bu göreve talip olmadığı bir zamanda ölen prokonsülün oğlu Publius Cornellius Scipio bu göreve talip oldu. Bildiğimiz adıyla Scipio Africanus’da gençlik yıllarını tıpkı Hannibal’in Pirus’u izlediği gibi Hannibal’i izleyerek geçirdi.

Genç Romalılar, Hannibal efsanesi ile büyümüş ve Hannibal’in taktiklerini ve bakış açısını benimsemiştir. Scipio, Cannae’den kurtulan bir kaç bin askerden biridir ve Hannibal gibi Kartacalılarla düşmanlık yemini eden Genç Romalılardandır.

Scipio, Hannibal’in uyguladığı stratejinin aynısını uygulayarak savaşı Kartaca topraklarına taşıdı. Şaşırtıcı bir taktikle kimsenin öngöremediği bir planı uygulayarak Yeni Kartaca’yı 1 günde aldı. Böylece Kartaca ordusu içinde bulunan İberyalı komutanların aile fertlerini esir aldı. Bu esirler arasında Hannibal’in bile yakınları olduğu söylenir.

 Scipio Africanus İberyalı komutanların yakınlarını esir alıyor.
Giovanni Battista Tiepolo’nun tablosu (1719-1721). Scipio Africanus, Baeculo savaşında esir aldığı Numidya Kralı Massinissa’nın yeğeni Massiva’yı serbest bırakır. Böylece Massinisa’nın sadakatini kazanır.

İtalya’da da durum Hannibal için kötüye gitmekteydi. Ne kadar öldürürse öldürsün Romalılar tükenmiyordu. Hannibal bir şehri kuşatsa bile Romalılar müttefiki olduğu başka bir şehri kuşatacak orduya sahipti. Nereye gitse peşinden gelen Roma orduları vardı. Hannibal, müttefiklerini korumakta aciz kalıyordu. En sonunda en önemli şehirler Syracuse, Tarentum ve Capua düşünce Roma İtalya’da nihai zafere ulaştı. Bundan sonra Hannibal’ın İtalya’daki varlığı Roma için bir detaydı. Tek fark Hannibal’i hala yenememişti.

Hannibal’in Afrikaya dönüşü

Bundan sonra Roma, savaşı Afrika’ya taşımayı tartışmaya başladı. Hannibal’in manevra kabiliyeti azalmış, kendisine yardıma gelen kardeşi Hasdrubal öldürülmüş ve seyirci durumuna düşmüştü. MÖ 205 yılında Scipio konsül seçilince hemen Afrika’nın istilası için çalışmalara başladı. Hannibal için artık büyük rakibiyle karşılaşmak için geri dönüş zamanıydı.

MÖ 204 yılında Scipio hazırlıklarını bitirip harekete geçti ve Afrika’yı işgale başladı. Tarih, Hannibal’in İtalya’ya ulaştığında Romalılara yaşattığı korkunun aynısını Scipio’nun Afrika’ya çıktığında Kartacalılara da yaşattığını yazar. Sonuçta Kartaca barış istedi ve müzakereler neticesinde İtalya’ya giden Kartacalı elçiler eve dönme emrini senato adına Hannibal’e bildirdiler.

Bazı tarihçiler Kartaca’nın bir zaman kazanma çabası içinde olduğunu, bunun Hannibal’in eve dönmesi için bir taktik olduğu görüşündedir. Böyle olsa da Hannibal Kartaca’ya kızgındı ve Kartaca’nın bir generalinden daha çok kendi kararlarını alan ve kendine bağlı ordusu bulunan bir savaş lordu gibiydi. Roma’ya güvenmiyordu ve kafasında savaş vardı. MÖ 203-202 kışında Afrika’da hazırlıklarını yaparak barış görüşmelerini izledi.

Zama Savaşı: Sonun başlangıcı

MÖ 202 baharında Sicilya’dan Roma ordusuna erzak taşıyan filo batırıldı. Roma’dan konuyu araştırmak için gelen elçiler senato tarafından halka takdim edildi ve elçiler çok ağır konuştu. Sundukları barış şartlarını da Kartaca kabul etmedi. Elçiler Roma’ya varamadan yolda öldürülünce zaten kangrene dönmüş süreçte savaş kaçınılmaz hale geldi.

Hannibal’in 15 yıl boyunca Afrika’da olmaması sebebiyle kendi topraklarında müttefiki yoktu. Ne var ki Scipio Afrika’da bilinen biriydi. Durumunun zayıf olduğunu bilen Hannibal rakibiyle karşı karşıya gelmeden önce Scipio ile şartları yüz yüze konuşmak istedi. Her iki general de ordularını en iyi konuma taşıdıklarına inandıktan sonra Zama savaşından 1 gün önce görüşme gerçekleşti.

Hannibal Kartaca, İtalya ve İberya’daki tüm haklarından vazgeçerek onurlu bir barış istedi ama Scipio bunu kabul etmedi. Bütün olanlardan Kartaca’yı sorumlu tuttu ve Afrika’yı işgal etmişken bir anlaşma yapmasının anlamı olmadığını söyledi.

MÖ 202 Ekim ayında yapılan savaşta Hannibal’in ordusu bozguna uğradı ve Hadrumentum’a çekilmek zorunda kaldı. Hannibal’in Scipio karşısında her zaman sahip olduğu ordudan daha niteliksiz bir orduyla savaştığı söylenir. Hannibal ilk kez çok milletli ordusuna ayrı ayrı hitap etmiştir. Bu da ordu da bir kopukluk olduğu izlenimi yaratır.

Scipio, Hannibal’den öğrendikleriyle onu yenmiştir. Ne olursa olsun bu durum Scipio’nun geçen 17 yılda Hannibal’i yenen tek Romalı general ve büyük bir askeri stratejist olduğu gerçeğini değiştirmez.

İyi olmanın bedeli: Sürgün

Hannibal 25 yaşında ayrıldığı Kartaca’ya 45 yaşında geri döndü. Yargılanması bittikten sonra MÖ 196’da Sufet olarak seçildi. Ne var ki Roma’da olduğu gibi Kartaca’da da büyük aileler arasında rekabet vardı. Barsid ailesinin yeniden gücü eline alması bazı çevreleri rahatsız etti. Böyle olsa da bir siyasi lider olarak Hannibal, yönetici seçkinlerin gücünü zayıflatan birçok siyasi ve ekonomik reform gerçekleştirdi. Devletin maliyesini yeniden düzenledi. Savaş tazminatı ödemesine rağmen Kartaca’nın refahı arttı. Limanlar ve kent planı yeniden düzenlendi. Kartaca, savaştan sonraki on yıllar boyunca canlı ve gelişen bir pazar oldu.

Hannibal durmuyordu ve tükenmek bilmeyen bir enerjisi vardı. Bir şey başarmadan rahat edemiyor ve sorunların üzerine gitmeyi seviyordu. Tehlike ve yeni sorunlar kendisine enerji veren yakıttı. Bunların hepsini askerlik mesleğinin karakterine işlediği titizlik ve azimle yaptı.

Bu yaptıkları kendi ülkesinde olduğu kadar onu sürekli tehdit gören Roma’nın da dikkatini çekti. Roma, kendisi hakkında bir soruşturma başlatınca hapse girmemek için yurt dışına kaçtı ve Roma’nın düşmanı Seleukos kralı Antiochos’a sığındı.

Roma, Antiochos’u yenince Hannibal’in Roma’ya iadesi istendi. Hannibal yeniden kaçarak izini kaybettirmeye çalıştı. İstanbul ve İzmit arasında bir sahil kasabasında 65 yaşında kaçmaktan vazgeçip intihar ettiği söylenir. Romalı tarihçi Livy’ye göre “Yaşlı bir adamın ölümünü bekleyen Roma’yı bekletmeyelim” diyerek bir bardak zehir içip hayatına son verir.

Sonuç

Hannibal, tarih kendisi hakkında kesin bilgiler vermese de mazlum halkların ezberinde olan bir destandır. Roma, onun ölüsünden dahi korkmuştur. Ölümünden 36 yıl sonra Kartaca’yı yok ederek bunu göstermiştir.

Ülkesinden 40 yıl uzakta ve ondan hiç yardım almadan yalnız verdiği mücadele, emperyalist güçlerle savaşan devletlere ilham kaynağı oldu. Atatürk’ün vasiyeti üzerine100. yaş gününde 1981 yılında Gebze’de Hannibal Anıtı yapıldı.

Hannibal, Atatürk ve Napolyon gibi dünyanın en büyük askeri stratejistlerinin bir öğretmeni gibidir. Bunların arasında kendisini yenen tek general Scipio Africanus’da vardır. O dönem Hannibal ile büyüyen genç Romalıların zihin dünyasının şekillenmesinde Hannibal’in payı büyüktür. Roma’nın askeri stratejisi içinde Hannibal’in ruhu vardır. Sonuçta Romalılar Hannibal’i yenerken onun taktiklerini kullanmıştır.

Tarihe mal olmuş kişiliklerin arkasında onların hikayesini anlatan bir ulus hep vardır. Hannibal bunun dışında belki de tek örnektir. Tarih, Hannibal için başka bir plan yapmış ve onu halklar anlatmıştır. O, tarihte emperyal güçlere karşı mücadele vermiş halkların zihninde ikinci bir Hektor’dur.

Kaynak:

Eve McDonald…….Hannibal ve Hellenistik Bir Hayat

Barry S. Strauss……..Tarihe Yön Veren Büyük Komutanlar

Hakan Tanar

Hakan Tanar, 1971 yılında Adana’da doğdu. Evli ve 2 çocuk babası. 30 yıl satış ve pazarlama sektöründe çalıştı. Satış temsilciliğinden üst düzey yöneticiliğe kadar farklı kademelerde görev yaptı. Kendi işini kurarak perakende sektöründe 8 yıl faaliyette bulundu. Edindiği en büyük tecrübe öğrenmenin hayat boyu sürdüğüdür. Yazmaya olan isteği ve öğrenmeye duyduğu merakı kendisinde kişisel blog kurma fikrini geliştirdi. Bilim, edebiyat, tarih ve felsefeye ilgi duyuyor. Bugün ilgi duyduğu konular hakkında bildiklerini ve öğrendiklerini Monolog’da paylaşıyor.