Mastodon

Monolog

Kişisel görüşler, düşünceler ve deneyimler. Her şeyin dönüştüğü bir çağda söyleyecek bir şeyim var.

Bilim-FelsefeTeknoloji

Dark Web: İnternetin Karanlık Bilinçaltı

İnternet, devasa bir bilgi okyanusu gibidir. Bu okyanusun yüzeyinde, herkesin kolayca erişebileceği web siteleri, sosyal medya platformları gibi bilinen alanlar yer alır. Ancak, bu yüzeyin altında, derinlerde keşfedilmemiş birçok katman vardır. Bu katmanların en gizemlisini ise Dark Web oluşturur. Bu bölümde, bu buzdağının görünen ve görünmeyen kısımlarına, özellikle de Dark Web’e daha yakından bakacağız.

World Wide Web’in Google, Facebook ve gezindiğimiz internet sitelerinden ibaret olduğunu mu düşünüyorsunuz? Arama çubuğuna yazdığınız her sorgunun cevabı var mı sizce?

Eğer böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Web’in çok şeffaf olmadığını, aksine çok karanlık bir tarafının olduğunu bilmelisiniz.

Biz, tüm internetin sadece yüzeyinde görünen Yüzeysel Web’i biliyoruz. Oysa ana gövde olan Deep Web ve girilmesi çok zor olan Dark Web hakkında çok fazla fikrimiz yok.

Deep Web, çoğunlukla buzdağının gizli kalan tam gövdesidir. Çoğunlukla diyorum çünkü Deep Web’in yüzeye yakın bölgesindeki sitelere ulaşma şansımız vardır. Ancak kullandığımız arama motorlarıyla daha derinlere inemeyiz. Bağlantıları görülmeyen bu siteler, parolalar ve güvenlik duvarları ile korunduğu için daha izole haldedir. Mesela bunlar arasında şifreli e-posta hesabı, paralı üyelik hizmetleri, bankacılık ve emeklilik hesapları, tıbbi belgeler ve gizli web siteleri gibi açık ağdan gizli tutulan siteleri sayabiliriz.

Dark Web, Deep Web’in çok küçük bir parçasıdır. Tüm internetin yaklaşık %5’ini oluşturur ve internetin kurtarılmış mahallesidir. Yapılan işlemlerin neredeyse tamamı yasadışıdır. Öyle ki, gizli IP adreslerinden oluşur ve oraya gitmek için farklı bir internet tarayıcısına ihtiyacınız vardır.

İnternetin Buzdağı Metaforundan İnsan Bilincine

Bir şeyi daha iyi anlatabilmek için benzetme yapmak gerçekten çok faydalı bir yöntem. Benzetmeleri kullanmanın karşı koyamayacağımız bir tarafı var. Belki kavramların tam örtüşmesini beklemek gerçekçi olmaz ama benzetmelerle anlatmak istediğimizi insanların zihninde daha iyi canlandırabiliriz. Özellikle insanların çok hakim olmadığı ve teknik terimlerin çok olduğu konuları benzetmeler sayesinde daha iyi anlatabiliriz. Zaten önemli olan da bu değil midir? İnsanların zihninde karanlıkta kalan düşünceleri aydınlığa çıkartmak ve onların da bu düşüncelerden yeni fikirler üretmesini sağlayarak katılımı artırmak.

Web'in katmanları
Buzdağı benzetmesine göre webin katmanları. Dark Web, Deep Web’in %5’ini oluşturan en alt katmandır.

Dark Web’i de açıklamak için genelde buzdağı metaforu kullanılır. Bizler internetin Yüzeysel Web dediğimiz görünen kısmında geziniriz ve webin bu alandan ibaret olduğunu düşünürüz. Oysa buzdağının görünmeyen kısmının büyük bölümü Deep Web, en altında karanlık işlerin döndüğü çok tehlikeli bir dünya olan Dark Web vardır. Ancak Dark Web’i anlatmak için insan bilincinden faydalanmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Böyle düşünüyorum çünkü internet de bilinç gibi dinamiktir. O da bilinç gibi evrilir ve internetin de bir gün bilinç kazanmayacağını kimse bilemez. Bilinçle yapacağımız bir karşılaştırmanın konuyu daha da zenginleştireceğine inanıyorum. O halde insan bilincine kısaca bakalım.

Dark Web, Bilinçaltının Aynası Mı?

İnsan zihni gibi internet de temelde 3 katmanlıdır. İnsan bilincinin girmesinin yasak olduğu altbilinç yani id, eleştiri kabul etmeyen, güdülerle hareket eden ve durdurulamayan insanın doyumsuz tarafıdır. Bilincimizin girmesinin yasak olduğu vahşi bölgedir. Buradaki temel dürtüler saldırganlık, açlık ve cinselliktir. Kendi ihtiyacını karşılamaktan başka bir önceliği olmaz. Üst katmanlara çıktıkça sosyal ve toplumsal normların oluşturduğu ahlaki yapı bizi her şeyi yapmaktan alıkoyar.

Ego ise alt bilinçten gelen güdüleri eleştirir ve onları durdurur. Süperego ise vicdandır. İyiyi ve kötüyü ayıran emir ve yasaklarla yol alır.

Bunu internetin katmanlarıyla karşılaştırdığımızda Yüzeysel Web bilinçli hareket ettiğimiz alandır. Deep Web, bilinçaltını filtre eden, onu eleştiren egodur. Dark Web’i ise bilinçaltı gibi düşünebiliriz. Dark Web’deki yasa dışı faaliyetler, insan bilinçaltındaki bastırılmış dürtülere benzer. Tıpkı süperegonun bilinçaltını kontrol etmeye çalışması gibi, yasalar da Karanlık Ağ’daki faaliyetleri sınırlamaya çalışır. Ayrıca hem bilinçaltı hem de Dark Web, bilinmeyen ve gizemli bir yapı olarak algılanır. İnsanlar, bilinçaltlarındaki karanlık yönlerini olduğu gibi kabul etmekten çekindiği gibi, Dark Web’e dair de korku ve merak duygusu bir arada yaşanır.

İnternet bize sevimli yüzünü gösterir

İnternetin tümünü böyle düşündüğümüzde insan bilincine çok benzediğini görürüz. Biz, internette olduğu gibi sadece çok yüzeysel bir hayatın farkındayız. Oysa bilinçaltımızda girmemizin yasak olduğu alanda tarih öncesine dayanan izleri taşırız. Bir gemi gezisine çıktığımızda geminin sadece bize ayrılan bölümlerinde gezer ama bir makine dairesine giremeyiz mesela. Bizim irademiz dışında gemiyi yöneten diğer bölümlerin yönlendirdiği yerlere gideriz ve bilincimiz alt bilincin sözcülüğünü yaparak tatilimizin ne kadar güzel geçtiğini anlatır.

Aynı şekilde internette de yüzeyde kalan %5’lik indekslenmiş alanda geziniriz. Bildiğimiz arama motorlarının bulabileceği kısım bu kadardır. Oysa gezindiğimiz alan, alt katmanlardaki bilginin filtrelenmiş kısmıdır. Bu sebeple arama çubuğuna yazdığımız her sorguyu bulamayız. Bizim gezdiğimiz alan, Google, Facebook, Instagram ve You Tube gibi aşina olduğumuz Yüzeysel Web, yani internetin yüzeydeki bilincidir.

Bilinçaltında kalan %95’lik kesimde Deep Web, bizim için önemli olmayan ama yüzeydeki bilinçle alakalı birçok önemsiz unsurdan oluşan kısımdır. Günlük hayatımızda, dikkatimizi çekmediği için algılarımızdan kaçan, geceleri de rüyalarımızda önemsiz gördüğümüz şeylerin karşılığıdır diyebiliriz. Bahsettiğimiz gibi Deep Web’de çoğu şifreyle korunan bu içeriklerin nerede olduğunu bilmeyiz. Bu alanda kötü bir niyet aramayız ama bizim çok ilgi alanımıza girmeyen içerikler bulunur.

Dark Web: Bilinçaltının Dijital Yansıması

Bu bağlamda bilinçaltımızdan gelen dürtüleri kontrol ederek ve ona bir ayar vererek hayatımızı düzene sokarız. Yaşadığımız dünya da böyle değil midir? Bir toplumsal düzeni sağlamak ve barışı korumak için yasalar çıkarmaz mıyız? Yarattığımız yasal düzen, toplumun çok küçük bir bölümünü oluşturan suç dünyasının genele yayılmaması içindir.

Her legal sistemin yasadışı olan bir bölümü ve bunun kendine özgü bir haberleşme sistemi vardır. Suç, sistemin bir gereğidir çünkü düzen herkesin yararına çalışmaz. Yasalara uymak her insanı mutlu etmez. Suç dünyası da kendi legal sistemini yaratmak ister. Kendini koruyacak yöntemleri geliştirir. Mesela alt bilince girmek için nasıl psikiyatrlar belli araçlar kullanıyorsa Dark Web’in de girişininin belli şartlara bağlı olduğu bir düzen vardır. Bilinçaltımızın nevrozlu bölümüne ulaşmak için psikiyatrların yöntemleri gibi internetin karanlık ağına girmek de bazı araçları kullanmaya bağlıdır. Dark Web, kimsenin girmek istemediği, istese de o kurtarılmış mahallede gezmenin kurallarını çok iyi bilmesi gereken bir yerdir.

Tor: Dark Web’e güvenli girişin sigortası

Dark Web yani karanlık ağ, indekslenmemiş olmasının yanı sıra, içerisinde birçok farklı türde içerik barındırır. Bu sebeple keşfedilmesi kolay olmayan, keşfetseniz dahi ulaşılması çok zor olan bir yerdir.

Oraya ulaşmak, bahsettiğimiz gibi o mahallenin kapısını şifreli çalabilecek biriyle mümkün olur.

Bunu yine filmlerde sık rastladığımız bar sahnesiyle açıklayabiliriz. Kamera önce insanların eğlendiği ve içki içtiği alanı, yani Yüzeysel Webi gösterir. Ancak barın arkasında herkesin giremediği yasak bir yer vardır. İlerledikçe önce uzun bir yoldan, fedailerin arasından ilerler ve sonunda karanlık işlerin döndüğü odanın kapısı karşımıza çıkar. Oraya ulaşmak için oldukça güçlü ilişkilerinizin olması gerekir. Bu metaforu Mad Max tarzı filmlerde de görürüz. Kahramanın, hayatta kalmak için kurtarılmış bölgeye gitmesi gerekir ve orayı tanıyan birisine ihtiyaç duyar. Yasanın olmadığı, oraya yerleşenlerin koydukları yasaların geçerli olduğu topraklara gitmek için bir referansa ihtiyaç vardır. Onun referansıyla da olsa o topraklara girdiğinde en ufak bir hata, yanlış anlama, hem kahramanın hem de referansın ölümüne ya da hayatının daha da kararmasına yol açabilir.

Dark Web’e de sizi bir aracı götürür. Eğer o mahallede bir siteyi ziyaret etmek istiyorsanız Tor (The Onion Router) tarayıcısını bilgisayarınıza yüklemeniz lazım. Tor, sadece Dark Web’e ulaşmanızı sağlamaz, aynı zamanda risklerle dolu bir dünyada gezinebilmeniz için kimliğinizi gizlemenizi, yani anonim kalmanızı sağlar.

Tor’u temel olarak, düğümlerini ve sistemlerini sunan çok sayıda gönüllü insanın oluşturduğu bir orduya benzetebiliriz. Anonimliği korumak adına merkeziyetsiz açık kaynak kod olarak tasarlanan bir yazılımdır.

Tor yazılımında birçok yönlendirici vardır ve çok sayıda katmana sahiptir. İşte çok katmanlı olmasından dolayı onu soğan gibi düşünüyoruz. Bilgisayarımızdan çıkan her veriyi Tor, 3 kademeli olarak şifreler ve ağda bulunan Tor yansıtıcılarına rastgele gönderir. İlk katman birinci şifreyi çözer ve ikinci katmana gönderir. İkinci katman da kendi şifresini çözerek internete iletmek üzere üçüncü katmana gönderir. Bir soğanı soyar gibi TOR da katmanları böylece soyar.

Anonimlik ve Özgürlük Arasındaki İnce Çizgi

Dark Web’e ulaşmak istediğinizde dizinle iletişime geçtikten sonra yol boyunca sizi gideceğiniz yere götürecek düğümlerden sırasıyla geçersiniz. Herkesin birbirini tanıdığı, birbirinin adresini bildiği bir dünyadır burası. Her düğüm, bir sonraki noktaya geçişi sağlayan şifreli bir noktadır ve devam etmek için adresi söylemeniz yeterlidir. Bu yolculuk çıkış düğümüne kadar böyle devam eder ve istediğiniz yere ulaştığınızda artık yalnız ve korunmasızsınızdır.

Bu durumu aklımızda daha iyi canlandırmak için yine klasik bir sinema sahnesine başvuralım. Sonuçta filmlerin bir gerçekliği vardır ve sinema hayattan beslenir. Bazı filmlerde yeraltı dünyası lideriyle görüşmek isteyen birini başına bir şey geçirerek götürdüklerini görürüz. Bilinmeyen bir kaç noktada da görüşecek kişiyi başkaları devralıp yola devam ederler. Nihayetinde buluşma, geride hiçbir iz bırakılmadan gerçekleşir ama görüşmeyi yapan yine de güvende olmaz. Ancak görüşmeyi FBI gibi bir kurumun koruması altında yaparsa güvenliğini sağlamış olur.

Dark Web’de gitmek istediğiniz siteye ulaştığınızda hâlâ güvende olduğunuzu düşünebilirsiniz. Dark Web’i terk ettiğiniz ana kadar korunduğunuzu sanabilirsiniz ama durum öyle değil. Tor ağını terk ettiğiniz anda koruma kalkar. Esas risk de burada yatar.

Anonim kalmamanın tehlikeleri

Risklerden biri, her düğümde yeni bir şifre yaratıp eskisini çözmenin getirdiği yavaşlamadır. Her şeyin hızla değiştiği ve risklerin belirsiz olduğu bir dünyada işlerin yavaş yürümesi tehlikenin boyutunu arttırır. Mesela yol üzerinde uğradığınız düğümlerden birinin tehlike de olması an meselesi olabilir.

İşte bu ara anlarda saldırıya uğrayabilirsiniz. Oltalama ya da ağ tabanlı saldırılarla yazılımınıza müdahale edilebilir. Belki de oraya gitmemeniz daha iyi bir fikirdir ama yine de merakınızı engelleyemiyorsanız güvenliğinizi sağlayacak bazı teknolojilere ihtiyacınız vardır. Öncelikle Tor olmadan indekslenmemiş yerlere girmeniz mümkün değil. Ayrıca güvenliğinizi sağlayacak sanal bir alana da ihtiyacınız olabilir. Böylece kötü amaçlı bir yazılım sitenize indirildiğinde yaratmış olduğunuz sanal alan dışında virüsün tüm sisteme bulaşmasını engellemiş olursunuz. Bunun yanında sisteminizde bir güvenlik duvarı da kurabilirsiniz. Böylece sisteminizden hangi trafiğin ayrıldığını ve beklediğiniz yerden trafiğin gelip gelmediğini görebilirsiniz.

Bunun gibi daha başka birçok güvenlik tedbiri alabilirsiniz. Bunu da yapmak zorundasınız çünkü hiç tekin olmayan bir dünyaya adım attığınızda bir başınıza kalıyorsunuz. Kendinizi korumak 3. tarafların işi değil sizin sorumluluğunuzda olacaktır.

Dark Web: Yasal ama kanunsuz

Dark Web’e girmekte yasal olarak bir engel yok. Ne var ki çok akıllıca olmayabilir. İnsanların geçimini suç işleyerek kazandığı bir dünyadan kazasız belasız geri dönemeyebilirsiniz. Anonimliğinizi ve güvenliğinizi sağlamanız bir hayat meselesidir. Sizin vicdansızlık ve onursuzluk olarak gördüğünüz şeyler onlar için bir işten ibarettir. Suçlu olanın ve suça meyilli olanın kazandığı bir dünyadır. Suçlu olmak bu dünyada kariyer geliştirmek için geçerli bir özgeçmiş yaratır.

Siz nasıl hergün işinize gidip para kazanıyorsanız onlar da aynı şeyi yapar. Bir zarara uğradığınızda ki, bu çok büyük ihtimaldir, derdinizi anlatacağınız birileri yoktur. Düzen, doğasına uygun işler. Bu sebeple zaafları olan birileri onlar için kısa günün kârıdır. Para kazanmak için deneyimsiz ya da ihtiyatsız birilerinin mahallerinden geçmesini beklerler.

Karanlık Ağ, sizin bulmanız gereken bir yerdir. Kendini asla göstermez. Eğer teknolojiden anlamıyorsanız ve işiniz oraya gitmeyi gerektirmiyorsa bence sadece bilin yeter. Orada olmamanız için geçerli birçok sebep vardır. Unutmayın, suç bulaşıcıdır ve o mahallede özgür irade yoktur. Orada olmanızın iyi bir sebebi olamaz ve bu mahallenin doğasına aşina değilseniz orada yaşayanlar siz istemeseniz bile sizden bir fayda sağlamak isteyebilir. Başvuracağınız bir hukuki merci de olmaz çünkü bu alan zaten yasal sistemin içindedir. Oraya gidip gitmemek sizin kararınızdır. Yani senin hayatın, senin kararın.

Dark Web’in Gizemli Dünyası: Ne Var, Ne Yok?

Tabi bunun riskleri olduğu kadar avantajları da var. Mesela Dark Web size belli düzeyde bir anonimlik sağlar. Anonimliğin yarattığı büyük avantajlardan biri de insanların kimlikleri açıkken söyleyemediklerini özgürce dile getirebilecekleri bir alan yaratmasıdır. Özellikle siyasi aktivistler, açık düzende bastırılan düşünceleri Dark Web üzerinden duyurabilirler.

Ayrıca anonimliğin kamu düzeni açısından da faydası vardır. Mesela kurumlar, ihtiyaç duydukları bilgilere muhbirler aracılığıyla ulaşabilir. Bunun yanında gazeteciler, Dark Web üzerinden demokrasinin gelişmediği yerlerde bazı aktivistlerle temas kurup haber yapabilir. Bu yüzden bir miktar anonimliğe, yani kimliği bilinmeden bilgi verebilecek ortama ihtiyaçları vardır. Dark Web bu anonimliğin bir kısmının korunmasına yardımcı olur.

Ancak Karanlık Ağ daha çok yasadışı işlemlerin çok olduğu pazaryerleriyle bilinir. Mesela uyuşturucu, kaçak mal ve aklınıza gelebilecek yasadışı her ürünün satıldığı yerlerdir buralar. Bunun yanında hackerler, sistemlerin açıklarını, çaldıkları kimlik bilgilerini, kişisel bilgileri ve kötü amaçlı yazılımları da burada anonimliği kullanarak paraya çevirirler. İyi de internet hangi arada bu duruma geldi? Hangi etkenler böyle bir pazarın meydana gelmesine sebep oldu?

Kara Pazaryerleri nasıl oluştu?

Her devrim, insanların hayatını radikal biçimde değiştirir. Yüz yılın başında özellikle mobil devrim, insanları günün her anı ve herhangi yerinden dünyanın her yeriyle bağlanmasını sağladı. Ancak her devrim kendi anti tezini de sisteme taşıdığından yasal düzenin karşıtı suç düzenini de radikal biçimde dönüştürdü. Bağlanmanın önündeki engellerin ortadan kalkması, suç dünyasına muazzam fırsatlar sundu. Mesela fiziki mağazaların dışında online alışveriş çoğaldı. E-ticaret siteleri üzerinden çevrimiçi işlemler yapıldı. Merkeziyetsiz finansın gelişmesi, paranın yasal otoritelerce izlenmesini engelledi. Bunun sonucunda sanal dünya, yazılı olmayan kendi yasal dünyasına doğru evrilmeye başladı. Sosyal kredi siteleri üzerinden çevrimiçi kredi kullanılabildi mesela. Verinin anonimleşmesi ve sosyal medya üzerinden kimliğini açığa çıkarmadan insanların birbiriyle temas kurabilmesi, suçun izlenmesini zorlaştırdı. Bırakın suç dünyasını, aklının ucunda en masum suçu barındıran için bile mükemmel bir ortam böylece oluştu. Doğal olarak suç dijitalleşti ve yaygınlaştı.

Kripto para ve e-ticaret pazar yerleri gibi siber teknolojilerin kullanımı arttıkça veri gizliliğine olan talep de arttı. Bu da daha anonim yaşamayı tercih eden kullanıcılar için yeni teknolojik araçlar ve platformların oluşmasını sağladı. Veri anonimleştirmenin yaygınlaşması, kullanıcıların kişisel bilgilerinin gizli kalmasını sağladı ve suç örgütleri için en önemli araç haline geldi. İlk kara pazaryeri Silk Road’da (İpek Yolu) böyle oluştu.

Peki Sil Road’da neler satıldı? Kitap, giyim ve hizmetler gibi legal ürünler satılsa da bu vitrindi. Arka planda düzenin yasal kabul etmediklerinin yanında en tehlikeli olan ne varsa satıldı. Uyuşturucular, reçeteli ilaçlar, çocuk pornosu, silahlar, sahte belge ve korsan medya gibi yasadışı tüm ürünlere erişim kolaydı. Bunun yanında merkeziyetsiz para sistemi üzerinden kara para aklama işi çok kolaylaştı. Bu ürünlerin Silk Road’ın satışlarındaki payının %70’e ulaştığı tahmin ediliyor.

Silk Road, kripto paranın kullanılabileceğini kanıtladı

Dark Web ve Bitcoin, ilk olarak bir kara pazar yeri olan Silk Road ile popülerleşti. Blockchain defterlerine dayanan, işlemlerde kripto paranın kullanılabileceğini kanıtlayan ve anonim işlemler için güvenli olduğunu gösteren ilk web sitesi Silk Road’dır. Bitcoin’in yeni olduğu ve tanınmadığı o dönemde ilk alışveriş, 2 pizza için 10.000 BTC harcamayla Silk Road’da gerçekleşti mesela. Silk Road ile başlayan darknet pazarı, Bitcoinin kısa sürede coin başına 266 dolara ulaşmasını sağladı.

Silk Road isminin kara pazaryerini aslında barışçıl gösterecek bir yanı da var. Kurucusu Ross Ulbricht, tarihteki İpek Yolu gibi farklı kültürleri bir araya getiren küresel bir pazaryeri olmasını istedi. Kara Pazaryeri’nin de barışçıl ve kurallara uyan bir yer olabileceğini göstermek istese de bunda başarılı olamadı.

Silk Road’un, zarar veren işlemlere karşı bir politikası vardı. Ne var ki doğasında suç olan bir yapılanmada işlem yapanların amacının yasal olan ne varsa aşmak olmasından daha doğal bir şey olamazdı. Bu sebeple bu politika etkisiz kalmıştır. Mesela zamanla kötü amaçlı yazılımlar, kopya hesaplar ve bilgisayar korsanlığı sıradan olaylar haline geldi.

2013 yılında kapatıldığında Silk Road’un, bugünkü bitcoin değeriyle yaklaşık 2 yılda, 1,2 milyar dolar satış yaptığı ve 80 milyon dolar komisyon ürettiği tahmin ediliyor.

İnternetin evrimi Dark Web’i nasıl etkiler?

İnternet Metaverse’e evrildikçe insanların merkezi olmayan sosyal ağlara katılabileceği, anonim olarak iletişim kurabileceği ve çeşitli bakış açılarını özgürce ifade edebileceği bir yer hayal etmek de kolaylaşıyor. Hızla merkeziyetsiz bir dünyaya giderken, bildiğimiz sosyal medya platformlarının tam tersi, kişisel verilerimizin kontrolünün bizde olduğu bir sosyal ağ düşünelim mesela. Herşey özgürce tartışılıyor görünse de aslında bir kaos ortamına girdiğimizi hayal edin. Bu, yeni bir düzenin başlangıcı olmaz mı? Her düzen, bir kaostan oluşmuyor mu? Bu soruya cevabımız bir düzen kurulduğudur ama bu kimin yararına olur onu bilmek imkansızdır.

Kendi avatarımızı yaratabildiğimiz metaverse geliştikçe merkeziyetsiz bir dünyanın deneyimini daha da duyumsayacağız. Merkeziyetsiz dünya, yaşadığımız dünyayı kapsadıkça blockchain teknolojisiyle bugünün değişim aracı para, yerini kripto paraya bırakacak. Bu, Dark Web’deki kara para aklama yöntemlerini zenginleştirebilir. Mesela yapay zeka tabanlı deep fake teknolojisi ile yüz tanıma sistemleri rahatlıkla aşılabilir ve kripto para borsalarında kara para aklama ve dolandırıcılık kolaylaşır. Aynı zamanda siber suçlar, veri gizliliği ve etik sorunlar gibi yeni tehditlerin de ortaya çıkacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Teknoloji, bize belirsiz bir gelecek vadediyor

Teknoloji bizi hayallerin hızla gerçeğe dönüştüğü bir dünyaya soktu. Bu yüzden bol bol hayal edip bol bol soru soralım. Bunu da hayallerimize hiç sınır koymadan yapalım.

Teknoloji, sahip olduğumuz her şeyi dönüştürüyor ama en hızlı beynimiz evriliyor bence. Beynin katmanları arasındaki savaşı düşündüğümüzde aktif bölgelerin, gittikçe işlevini kaybeden ilkel beyni zamanla devre dışı bırakacağını ve yerini alacağını söyleyebiliriz. Yani gelecekte bir amigdalamız olmayabilir. Bu da yepyeni bir beyinle yaşam savaşı vereceğimiz yeni bir geleceğin işareti değil mi? Hatta bu savaşı vermeye başladık diyemez miyiz?

Yaşamın geri çekildiği 5 yok oluşta hayatın ne yaptığını düşünelim mesela. Yeniden yeşerecek ortam oluşuncaya kadar okyanusların derinlerine çekilmedi mi? Bizim sahip olduğumuz bugünkü medeniyet, nezaket, yasalar ve kurduğumuz sosyal ilişkilerdeki incelik ve hassasiyet, zihnimizin en alt katmanında serbestçe dolaşan vahşi duyguların bir zamanlar verdiği yaşam mücadelesinin sonucu değil mi?

İnsanlık, yapay zekayla öngöremediği bir yolculuğa çıktı. Biyolojik ve zihinsel yapımız, kendi yarattığımız teknolojinin hızına yetişmekte aciz kalınca geleceğimiz bulanıklaşıyor. Peki yaşam ile yok olma arasındaki ince çizgi gittikçe belirsizleştikçe ego ve süperego, alt bilinci ne kadar denetleyebilir?

Sonuç

Dark Web gibi platformlar geliştikçe, bilgiye erişimde yeni ufuklar açılıyor. İnsan bilinci gibi karanlık ağ da sürekli olarak evrimleşiyor.

Tıpkı bilinçaltının derinliklerinde yeni keşifler yapıldığı gibi, Dark Web’de de sürekli olarak yeni teknolojiler ve kullanım alanları ortaya çıkıyor. Bu nedenle, Dark Web’in geleceğini anlamak için, insanın kendini daha iyi anlamalı ve teknolojinin etik boyutunu göz ardı etmemeliyiz. Sonuç olarak, Dark Web sadece bir teknolojik olgu değil, aynı zamanda teknolojiyle evrimleşen insan doğasının bir yansımasıdır.

Hakan Tanar

Hakan Tanar, 1971 yılında Adana’da doğdu. Evli ve 2 çocuk babası. 30 yıl satış ve pazarlama sektöründe çalıştı. Satış temsilciliğinden üst düzey yöneticiliğe kadar farklı kademelerde görev yaptı. Kendi işini kurarak perakende sektöründe 8 yıl faaliyette bulundu. Edindiği en büyük tecrübe öğrenmenin hayat boyu sürdüğüdür. Yazmaya olan isteği ve öğrenmeye duyduğu merakı kendisinde kişisel blog kurma fikrini geliştirdi. Bilim, edebiyat, tarih ve felsefeye ilgi duyuyor. Bugün ilgi duyduğu konular hakkında bildiklerini ve öğrendiklerini Monolog’da paylaşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir